1906 Yılında Maraş’ta Bir İtalyan Seyyah
Güncelleme: 22 Haziran 2020
İlk kez bir İtalyan Seyyah hatıratı ile karşınızdayım. Daha önce çevirdiğim Osmanlı, Arap, Fransız, İngiliz, Alman seyyahların eserlerinden sonra benim için de heyecanla okuyup çevirdiğim bir seyahatname oldu. Birazdan okuyacağınız İtalyan Seyyah ve seyahatnamesi ile karşılaşmam da farklı oldu. Kendisi hakkında bugüne kadar hiçbir yabancı dönem kaynağında atıf yapıldığını görmemiştim. Osmanlı Arşivlerini karıştırırken aşağıda özet bilgilerini verilen iki belgeyle kendisinden haberdar oldum. Tabi seyahatnamesine ulaşmak o kadar da kolay olmadı. Devlet arşivlerinde çalışan eski belge okuyucuları bir İtalyan’ın eski yazı ile yüzyıl önce yazılan ismini göreceğiniz üzere farklı şekilde okumuşlardı. Her iki okumayla da yaptığım taramalarda doğrudan sonuca ulaşamıyor ve bu meçhul İtalyan seyyah kim sorusuna cevap alamıyordum.
Yaklaşık üç ay süren İtalyan arşivleri araştırmam sonucunda kendisine ulaştım. İsmi aşağıdaki iki belgede farklı transkript edilen isimlere benziyor ama ikisi de değil. Tam ismini, yazılarımı emeğe saygı göstermeden alıntı dahi yapmadan alıp kullanan kötü niyetli okuyuculardan dolayı kendime saklıyorum. İlerde yazıyı güncelleyerek gerçek ismini buraya yazacağım. İyi niyetli okuyucu zaten bu çeviriden sonra meçhul İtalyan’ın gerçek kimliğine ulaşmayı bilecektir. Şimdilik aşağıdaki belgelerin ilkinde yer alan ismi kullanacağım ben.
Osmanlı Arşivlerinden İki Belge
İtalyalı Vamitolli‘nin Adana’dan Maraş’a gelerek oradan Malatya’ya geçtiği, birlikte geldiği arkadaşını orada bıraktıktan sonra Maraş Latin Mektebi Muallimi Rızkullah Efendi ile birlikte memleketine gitmek üzere ayrıldığı. (Haleb) R-23-06-1322 DH:ŞFR 369-132
İtalya tebeasından olup Aydın Vilayetinden aldığı mürur tezkiresiyle Konya yoluyla Mersin’e gelen ve burada tercümanı İtalyan Omberto Bicalli ile gezdiği Adana, Maraş, Diyarbekir, Basra gibi yerlerin fotograflarını da çeken Mösyö Vamtelli ve Amberto’nun hal ve hareketlerinin gözetlenmesi. H-10-07-1324 DH.TMIK.M. 229 – 23
İtalyan Seyyah Vamitolli

İtalyan Seyyah Vamitolli 1871 yılında Roma’da doğdu. Küçük yaşlardan itibaren merak saldığı keşfetme arzusuyla 1885’de başladığı Kraliyet Donanma Akademisi’nden 1891 yılında deniz asteğmen rütbesiyle mezun oldu. 1895-1897 yılları arasında İtalyan Coğrafya Topluluğu adına Yüzbaşı Botego öncülüğünde, Omo Nehri’nin kaynaklarını bulmak için Afrika Boynuzu’nda düzenlenen sefere katıldı.
1904 ve 1906 yıllarında yine İtalyan Coğrafya Topluluğu’nun düzenlediği Anadolu ve Mezopotamya’yı kapsayan iki keşif gezisini yönetti. Kuzey Anadolu vilayetlerini kapsayan İlk keşif gezisine dair izlenimleri, “Anadolu’da: İtalyan Coğrafya Topluluğu Tarafından Düzenlenen Ticari Coğrafya Seferi Raporu” başlığıyla 1905 yılında Roma’da yayınladı. Şehrimizi de ziyaret ettiği ikinci gezisi ise “Güney Anadolu ve Mezopotamya: İtalyan Coğrafya Topluluğu Tarafından Düzenlenen Ticari Coğrafya Seferi Raporu” başlığıyla 1911 yılında yayınlandı.

On İki Ada sorunu ile başlayan ve Birinci Dünya Savaşı ile devam eden dönemde keşiflerine ara vermiş ve bozulan Türk-İtalyan ilişkilerinin düzelmesi için mücadele etmiştir. Katıldığı keşif gezileri dolayısıyla pek çok madalya sahibi olan Vamitolli, amiral rütbesindeyken yaş haddinden emekli oldu. 5 Nisan 1966 yılında Roma’da vefat etti.
Çeviri bölüm buradan itibaren başlamaktadır. Yazıdaki fotoğrafların bir kısmı Vamitolli’nin kitabından bir kısmı Vamitolli’nin kişisel arşivinden alınmıştır. Bir kısım fotoğraflar ise konuya uygunluğuna göre başka kaynaklardan alındığı belirtilerek yazıya eklenmiştir. Daha rahat okunması adına eğik başlıkları metne kendim ekledim. Yazımı beğenirseniz bağlantısıyla birlikte sosyal medyadan, mesajlaşma uygulamalarıyla meraklı tanıdıklarınızla paylaşarak bana en büyük desteği vermiş olursunuz. Metinde anlatılan yer, kişi, olaylarla ilgili bildiklerinizi yazının altındaki yorum bölümünden eklemeniz de kıymetlidir. Bilgi paylaştıkça güzel.
Güney Anadolu ve Mezopotamya: İtalyan Coğrafya Topluluğu Tarafından Düzenlenen Ticari Coğrafya Seferi Raporu
Bölüm 4: PLATONUN GÜNEYİ: TARSUS – ADANA – MARAŞ – MALATYA – HARPUT – DİYARBAKIR – MARDİN
MARAŞ
İç Anadolu’nun merkezi platolarının güney eğimlerine bakıldığında görülecek ilk önemli şehir Ceyhan’ın yukarı vadilerinden birinin ağzına kurulmuş Maraş’tır.
Ceyhan, Adana Ovası’nın bittiği yerdeki Misis’in üst kısmı olup, birbirinin sırtına yaslanmış Toroslar ve Gavur Dağları’nın arasındaki derin vadiden akmaktadır. Bu nedenle Adana-Maraş arasındaki ulaşım Ceyhan Vadisi’nden değil, eski ismi Amanos olan Gavur Dağları’ndaki Bahçe Geçidi üzerinden sağlanır. Bu heybetli dağların manzarası, son yıllarda merhametsizce yürütülen kesimler neticesinde insanı kasvete sokar bir hal almıştır.

Dağları aşıp inişe geçtikten sonra Suriye’ye doğru uzanan, Ceyhan’ın bir kolu olan Aksu Vadisi’ni oluşturan büyük bir çöküntü alanla karşılaştık. Aksu Nehri’ni geçtikten sonra sırtını Antitoroslara dayamış Ahırdağ’ın eteklerinde kurulu, motor gücü için de kullanılan sayısız derenin içinden aktığı, güzel ve gözlerden ırak konumu nedeniyle sakin bir şehir olan Maraş’a ulaştık.

Sancak merkezi konumunda bulunan şehirde 18.000’i Ermeni, gerisi Türk olan 40.000 nüfus başka yerlerde görmeye alıştığımızın dışında farklı mahallelerde değil bir arada yaşıyorlar.
İklimi çok güzel ama kuzeyden gelen soğuk hava ve batıdan esen rüzgarlar bir anda büyük değişikliklere sebep olabiliyor. Her yerde sulama için de kullanılan pınarlar ve akarsular var. Şehir birbirinden su kanalları ile ayrılmış sebze bahçeleriyle çevrili olsa da Maraş önemli bir tarımsal üretim merkezi olarak tanımlanamaz.

Maraş’ta Tarım
Maraş’ta öne çıkan ürünlerden bir tanesi Mart’da ekilip, Ekim’de hasat edilen pirinçtir. Tarlaların etrafında akarsular bol olduğu için pirinç tarlaları sürekli göllendirilmez. Öküzler yardımıyla tarlada dövülüp, güneşte kurutulduktan sonra şehre getirilen pirinç, buğday öğütülmek için kurulan taş değirmenlerde temizlenme işlemine tabi tutulur. Değirmen taşlarının arası pirinç işlerken biraz açılsa bile bu işlem tanelerin genellikle kırılmasına yol açar. Pek parlak bir hasat elde edilemiyor Maraş’ta.
Yaklaşık 20.000 dönümde tarımı yapılan pirinç, ekilen tohumun 10-15 katı ürün verir. Bu da yıllık yaklaşık 10.000 kantar üretime denk düşer. (1 kantar = 100 rıtl, 1 rıtl = 2.5 okka)
Maraş’ta buğday, dağlık alanlarda Ağustos başında ekilip temmuz ortasında, vadilerde ise eylül başında ekilip üç ay kar altında kaldıktan sonra haziran ortasında hasat edilir. Tohumun beş ya da on katı ürün veren buğdayda yıllık 300.000 grat (16 grat = 1 İstanbul kulesi) üretim bölgenin kendi ihtiyacını ancak karşılamaktadır. Şehirde yıllık 30.000 grat mısır, tamamı sığır yemi olarak kullanılan 3.000 grat fiğ üretimi mevcuttur.
Yıllık 400.000 kantar üretilen pamuğun tamamı evlerde iplik olarak eğrilir ve bu şehirde kullanılır. Kuzeyden esen rüzgar pamuk hasadını olumsuz etkiler. Susam her zaman kötü sonuçlar vermiştir. Haşhaş tarımının bu bölgede çok verimli olacağını düşünüyorum ama bugüne kadar hiç denenmemiş.
Yeni başlayan zeytin yetiştiriciliğinde Maraş etrafında 2.000 grat ürün elde ediliyor. Bu üretim özellikle Eloğlu tarafında yabani zeytinlerin ıslahıyla artmaya devam ediyor.
Hastalıklara karşı dayanıklı bağlarda yıllık 120.000 kantar üzüm uretiliyor. Üzümlerin bir kısmı kuru olarak ihraç ediliyor. 1905 yılında Sancak’ta 3 ton şaraplık 27.288 kg da rakılık üzüm elde edilmiştir.
Tütün tarımının yapılmadığı şehirde, dut yetiştiriciliği yeni yeni başlıyor. Yetiştirilen ipek kozalarının tamamı burada eğriliyor. Aşağıdaki tabloda sırasıyla 1905-1906 yıllarına ait koza üretim verileri yer alıyor.
Yıllar | Dağıtılan Tohum (?) | Taze Koza |
---|---|---|
1905 | 4.200 Kg | 4.480 Kg |
1906 | 2.880 Kg | 2.880 Kg |
Bu vadideki tarım arazilerinin dönümü ortalama 2 Türk Lirası değerle alıcı buluyor.
Gür ormanlarla kaplı Maraş dağlarından elde edilen keresteler Antep, Halep gibi şehirlere ihraç ediliyor. Göksun yakınlarındaki Çamurlu, Zeytun yakınlarındaki Kertmenli ve Nihal (?) yakınlarındaki Çorak’ta (?) beyaz çam; Köşürge (Çınarpınar), Elmadağ ve Körsulu yakınlarındaki Kurtlar’da sedir; Maraş yakınlarındaki Kapuçam Dağı ve Göynük’te kara çam; Koç Dağı’nda ise sedir ve ardıç kesimi yapılıyor. Ayrıca her yere dağılmış çınar ağaçları ve cevizler var.

Tüm bu keresteler şehirde su gücüyle çalışan hızar değirmenlerinde işlenir. 1906 yılında şehirdeki kereste fiyatları aşağıdaki gibidir.
Kereste Özellikleri | Fiyat / Adet |
---|---|
9 palmo (karış) uzunluğunda, 1,5 karış genişliğinde, 2 cm kalınlığında beyaz çam | 60 -100 Para (23-30 mecidiye) |
9 karış uzunluğunda, 1 karış genişliğinde, 1,5 cm kalınlığında beyaz çam | 30-50 Para |
7 karış uzunluğunda, 1 karıştan biraz dar, 1 cm kalınlığında beyaz ya da kara çam | 15-25 Para |
2 metre uzunluğunda, 5 cm kalınlığında kare beyaz ya da kara çam çıtaları | 30-50 Para |
6 metre uzunluğunda, 5 cm çapında yuvarlak sedir çıta çifti | 60 Kuruş |
10 karış uzunluğunda, 3 karış genişliğinde, 4 cm kalınlığında çınar | 15 – 20 Kuruş |
Tekerlikli vasıtalara uygun yolların bulunmadığı bu bölgede ulaşım hala hayvan sırtında yapılıyor. Bu nedenle dağlarda yük ve binek hayvan temininde hiç güçlük yaşanmaz. En yaygın ulaşım hayvanı olan katırlar 6-15 Türk lirası, atlar 4-30 Türk lirası, nispeten küçük olan eşekler ise 1-3 Türk lirasına satılıyor. Öküzler genellikle 1-4 lira arasında, inekler 1-6 lira arasında, az bulunan koçlar 20-70 kuruş, keçiler ise 15-40 kuruş arasında değişen değere sahip.
Maraş’ta Sanayi ve Ticaret
Dağlarda bolca bulunan sansar, kurt, kunduz, tilki, çakal, vahşi kedi ve köstebek gibi yaban hayvanları önemli bir ihraç kalemi olan derileri için avlanır.
Maraş’ta işgücü bol ve çok ucuz. Erkeklere günlük ödenen yevmiye 5-8 kuruş, kadınlara ise 2-3 kuruş arasında değişmektedir. Evinde pamuk eğiren kadınlar ise günde yaklaşık 20 para kazanır. Bu nedenle şehirde sanayi, özellikle tekstil ürünleri imalatı hızla gelişiyor. Aba, alaca, mağrun, kuşak, izarlık ve mahrama başlıca üretilen tekstil ürünleridir.

Aba, çok sağlam ve kalın kumaş türü olup genellikle pelerini andıran yöresel bir erkek ceketinde kullanılır. Aba kumaşının, genellikle beyaz ve siyah çizgili, bazen kırmızı ve geniş mavi çizgili hatta ipek ve altın ibrişimlerden güzel tasarımlarla dokunan örnekleri var. Üç ayrı boyda satılan abalar tamamen pamuk veya pamuk-yün karışımı ipliklerle dokunur. Yün iplikleri Avrupa’dan ithal edilir. Fiyatları boy ve cinse göre değişen abalar, ayrı ayrı dokunan iki kol ve kolların birleştirildiği gövdeden oluşur. Bu üç parça bir arada satılır. Kaba ve basit olan kumaştan imal edilenler 15-30 kuruşa satılırken, küçük ve zarif tasarıma sahip olup, altın ibrişim barındıranlar 110 kuruştan 500 kuruşa kadar alıcı bulabilmektedir. Şehirde 300’e yakın aba tezgahı mevcut oup, dokumacıların çoğu kendi hesaplarına çalışmaktadır. Çocuklardan yetişkinlere uzanan boylarda yılda toplam 50.000 aba üretilmektedir.
Alaca, renkli çizgili veya kareli, Avrupa iplikleri ile üretilmiş pamuklu bir kumaştır. 8, 9 veya 10 pik uzunluğunda, 5, 5.5 veya 6 nişan (1 Pik = 8 Nişan = 69 cm) eninde olmak üzere üç ayrı boyu vardır. Şehirde alaca üretimi için yaklaşık 450 dokuma tezgahı mevcut olup, yılda değişik boylardan yaklaşık 400.000 parça kumaş üretilir. Çoğu tüccarlar adına çalışan dokumacılar 10 piklik bir alaca kumaş için 2-2.5 kuruş ücret alır.
Mağrun, dokuma ustaları tarafından kendi namlarına üretilen, el ile eğrilmiş yerli pamukla dokunan, beyaz veya renkli kareli, kaput (Amerikan Bezi?) benzeri bir kumaştır. 20 pik uzunluğunda üretilen kumaşların eni 6 nişandan 1 pike kadar değişmektedir. Mağrun kumaşı enine ve işçiliğine göre 15-35 kuruş arasında fiyatlara satılmaktadır. Bu ürün için şehirde 150 tezgah kurulu olup, yıllık 60.000 parça üretim yapılmaktadır.

Kuşak kırmızı, siyah ve sarı vb renkli, kareli kemer kumaşlarıdır. Pamuktan, yünden ve pamuk-yün karışımından imal edilebilmektedir. Kenarları 1.5 – 2 pik uzunluğunda kare boyutlarında üretilen kumaşların her biri 60 para – 10 kuruş fiyat aralığında satılmaktadır. Tüccarlar adına çalışan dokuma ustaları her bir parça için 10 ile 50 para arasında değişen ücret alırlar. Bir zamanlar çok fazla üretimi yapılan kuşaklar artık Avrupa’dan ithal ediliyor. Şehirde şu anda 20 tane kuşak dokuma tezgahı olup, yıllık 500 parça üretim gerçekleşiyor.
İzarlık, Avrupa pamuk ipliğinden dokunan, muhtelif renklerdeki çarşaf yani bir çeşit kadın örtüsü yapımında kullanılan, 7-8 pik uzunluğunda 2,75-3 pik genişliğinde üretilen bir kumaştır. Tüccarlar adına çalışan dokumacılar parça başına 2.5 ile 6 kuruş arasında değişen ücret alırlar. Kumaşlar 10 ile 20 kuruş arasında satılmaktadır. 40 izarlık dokuma tezgahının bulunduğu Maraş’ta yıllık 600 parça kumaş üretilir.
Maraş’ta üretimi yapılan son kumaş ise banyo sonrası kurulanmak için kullanılan yumuşak dokulu mahrama kumaşıdır. Su çekme kabiliyeti daha yüksek olan tüylü mahrama isimli bir türü daha vardır. 2.5-2.75 pik uzunlukta, 1-5 pik arasında değişen genişlikte üretilen mahrama kumaşlarının parçası 4-8 kuruş arasında satılmaktadır. Sadece 10 mahrama tezgahının çalıştığı Maraş’ta yılda 18.000 parça üretim yapılmaktadır.

Tüm bu tekstil ürünleri Adana, Antep ve Elbistan gibi şehirlere satılır. Benzer endüstriler küçük ölçekte Elbistan’da ve yünlü dokumanın geliştiği Gürün’de (Sivas) de mevcuttur.
Bu kumaşların dışında Maraş’ta genellikle yerli keçi kılından veya pamuk ipliğinden dokunan, çul adı verilen çok sağlam ve kalın bir kumaş daha imal edilir. Çul kumaşı; çorap, heybe, atlar için battaniye ve asker matı gibi kişisel ürünlerde kullanılır. Rıtlı (1 Rıtl = 2.5 Okka = 1000 dram) 35 kuruşa satılır. Sadece Türk ustaların ürettiği çul için şehirde 10 tezgah bulunur. Bir zamanlar çok fazla üretilen bu kumaşlar, Amerika’ya pamuklu çanta yapımı için ihraç edilirmiş.
Pamuklu dokumacılar, ürettikleri kumaşları Avrupa’dan ithal ettikleri hammaddeler ile genellikle kendi imkanları ile kırmızı, mavi, yeşil, sarı ve siyaha boyarlar. Şehirde 20 kadar dışarıya hizmet sunan boyahane de mevcut olup, indigo mavi boyama ile Avrupa’dan ithal kaput kumaşların boyanma işlemleri buralarda yapılır.
Maraş’taki bir diğer üretim kolu Alman el makineleri ile yapılan çorap imalatıdır. Şehirde bulunan 12 makinanın her biri günde İngiliz pamuk ipliği kullanarak 12 çift çorap üretir. Kış aylarında Avrupa yün iplikleriyle de çorap dokunur. Çoraplarda kullanılan pamuk iplikleri genellikle renkli olarak ithal edilir. Avrupa’dan ithal edilen mavi renk ipliğin 3.5 okka gelen paketine Maraşlı çorapçılar 6 kuruş öder. Erkek çoraplarının çifti 6-10 metelik (1 kuruş = 4 metelik = 40 Para), kadın çoraplarının çifti 12-16 metelik arasında değişen fiyatlara satılır. Kendileri için çalışan çorap ustaları çift başına başına 18 ile 25 para arasında değişen gelir elde ederler. Bu günlük 7 kuruşa denk gelir.

Şehirde gelişen bir diğer sektör ise sayıları 60’a ulaşan tabakhanelerdir. Toplam’da 300 adamın çalıştığı bu sektörde, işçilere günlük yaklaşık 1 lira ödenir. Yıllık 10.000 sığır, 15.000 koyun ve 50-60 bin keçi derisi işlenerek Halep, Şam, Kayseri, Sivas ve Beyrut gibi şehirlere ihraç edilir.
Şehirde bir tane de küçük sabun fabrikası mevcut.
Kuvvetli akan dereler sayesinde Maraş’ta şehir içinde yaklaşık otuz adet küçük ve basit su değirmeni var. Bir tane büyük ve modern değirmen kurulumu düşünülüyor ama makinelerin bölgeye nakli en büyük engel olarak karşılarında duruyor.
Maraş’ta saraciye sektörü de çok gelişmiş. Şehirde ünü nam salmış altın işlemeli kıymetli ürünler üretilir ve tüm Türkiye’ye hatta Mekke’ye ihraç edilir.
Şehirde 20 saraç, 50 demirci, 50 terzi, 50 kunduracı, 10 kalaycı ve 40 marangoz atöylesi var. Avrupa kullanımına yönelik sandalyeler ve birçoğu ihraç edilen kıymetli ürünler üreten marangozluğun, bugünkü mükemmel haline gelmesinde bir İtalyan Usta’nın katkısı olduğu söylenir.
Maraş’ın etrafı maden yönünden de zengindir. Maraş’ın kuzeyindeki dağlık ve engebeli coğrafyada, Türklere karşı yakın dönemde gösterdikleri mücadele ile meşhur olan Zeytun’da, yerliler tarafından yıllardır işletilen demir ocakları var. Bertiz’de (Ahırdağ) ve Andırın yakınlarındaki Geben’de kömür madenleri mevcuttur. Elbistan’da sodalı, Zeytun ve Döngele’de kükürtlü, Hartlap’ta ise demirli mineral sular fışkırır. Maraş’ta ve Cancık‘ta mermer ocakları mevcut.
Bunlara ek olarak şehrin her yerine yayılan akarsularda muazzam bir hidrolik güç mevcut. Özellikle Elbistan taraflarında hatrı sayılır ölçülerde şelale ve çağlayanlar var.

Maraş’ın Halep, Antep, Elbistan, Malatya, Adana ve İskenderun ile olan ulaşımı sadece katır yollarından oluşuyor. Taşımacılık genellikle katır ve atlarla yapılıyor. Bazı noktalar için develer de kullanılabiliyor. Maraş’ta kervanların en yoğun olduğu dönem Ekim-Mart arası olup, bu dönemlerde şehirden yüklü çıkan kervanlar genellikle dönüşte yük bulamaz ve şehre boş dönerler.
Yükün okkası İskenderun’a deve ile 4-16 katır ile 10-20, Halep’e deve ile 6-16 katır ile 12-24, Antep’e deve ile 5-8 paraya katır ile biraz daha yüksek miktara taşınabiliyor. Sadece katırların gidebildiği Elbistan için yüklerin okkası 20 paraya taşınıyor. Adana’nın yolunun işlenmediği için deve sürücüleri pek tercih etmez katırcılar ise 14-20 para ücret talep ederler.

Kurumsal bir yapıda bir araya gelmiş olan katırcılar, bu yapıda patron konumunda bir resi de seçmişlerdir.
Maraş’ın genel olarak Avrupa ile doğrudan bir ticari işlemi yoktur. Genellikle Halep veya İskenderun esnafları aracılığıyla Avrupa pazarlarına mallarını ulaştırırlar.
Maraş’ın yıllık ithalat ve ihracat rakamları birbirine yakın olup her biri yaklaşık 200.000 Türk lirası değerindedir. İhracatın sadece 20.000 Türk lirasına denk gelen kısmının Avrupa’ya yapıldığı tahmin edilmektedir. Maraş’ın ithalat ve ihracatına ilişkin yıllık tahmini değerler, mal gruplarına göre aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Maraş İhracat Ürünü | Miktar / Değer |
---|---|
Yılanbalığı | 200 TL |
Koyun, inek, keçi | 60.000 TL |
Koza | — |
Tereyağı | 3.000 TL |
Balmumu | 1.000 TL |
Kiraz | 200 TL |
Silgi | 2.000 TL |
Yün | 1.000 TL |
Kereste | 20.000 TL |
Çimen | 200 TL |
Acı badem | 700 TL |
Üzüm Pekmezi | 2.000 TL |
Ceviz | 1.000 TL |
Galla (?) Cevizi | 2.000 TL |
Tabaklanmış deri | 20.000 TL |
Fıstık | 500 TL |
Meyan Kökü | 3.000 TL |
Pirinç | 1.000.000 okka |
Salep | 500 TL |
Mahmude Otu | 1.000 TL |
Sandalye | 100 TL |
Döşemelik Kumaş | 3.000 TL |
Sarı Tohumlar | 6.000 TL |
Salatalık Tohumu | 1.500 TL |
Yerli Kumaş | 20.000 TL |
Yumurta | 500 TL |
Kuru Üzüm | 5.000 TL |
Meşe Palamudu | 800 TL |
Kuru Menekşe | 300 TL |

Maraş İthalat Ürünü | Miktar / Değer |
---|---|
Portakal ve Limon | 700 TL |
Kahve (47 okkalık çuvallar) | 400 adet |
Hediyelik Eşya | 4.000 TL |
Halat | 1.500 TL |
Pamuk | 20.000 TL |
Un | 500 TL |
Demir | 5.000 TL |
Kibrit | 600 TL |
Beyaz Pamuk İpliği (36 paketlik balyalar) | 500 adet |
Renkli Pamuk İpliği (36 paketlik balyalar) | 400 adet |
Adana Pamuk İpliği (36 paketlik balyalar) | 300 adet |
Yün İpliği (36 paketlik balyalar) | 100 TL |
Buğday | 50.000 grat |
Boya Maddesi | 2.500 TL |
Zeytinyağı | 50.000 okka |
Ham Deri | 10.000 TL |
Petrol | 8.000 casse (?) |
İlaçlar | 2.000 TL |
Paris İğneleri(?) (Punte di Parigi) | 2.000 TL |
Bakır Levha | 2.000 TL |
Tuz | 6.000 TL |
Sabun | 30.000 TL |
İpek İşleme Ekipmanları | 1.500 TL |
Kösele | 2.000 TL |
Kalay | 2.000 TL |
Tütün | 10.000 TL |
Çay | 100 TL |
Yünlü Kumaş | 9.000 TL |
Cam Eşya | 1.000 TL |
Şeker (60 okkalık çuvallar) | 4.000 adet |

Maraş bunca imkana rağmen fakir bir nüfusa sahip. Ermeni hadiseleri sonrasında daha da fakirleşmiş. Ulaşımdaki sorunlar ve sermaye yetersizliği Maraş’ın daha fazla gelişmesinin önündeki en büyük engel.
İtalyan malları, hatta bu bölgede en çok tüketilen ürünlerden olan pamuk ipliği bu şehre ulaşamıyor. Pek çok ürünümüzün memnuniyetle kullanılabileceği bir şehir burası.

Maraş’ta okuluyla birlikle bir Fransisken Misyonu var. Amerikan ve Alman Misyonları da şehirde mevcut. Özellikle Alman Misyonu yetimhane, hastane ve satın aldıkları arazilerde yaptıkları tarımla çok görünürler. Tüm bu misyonlar şehirde küçük bir Avrupa kolonisi andırsalar da sadece Fransızlar konsolos düzeyinde temsil ediliyorlar.
MALATYA
Maraş’tan Malatya’ya geçerken doğudan batıya doğru uzanan Antitorosların muhteşem bir manzaraya sahip bölümünü aşmak gerekiyor. Bu coğrafya aynı zamanda Ceyhan ve Fırsat havzalarının sınır çizgisini oluşturur.

Çeviri bölüm ve yazımız burada son bulmuştur. Yazımı beğendiyseniz bağlantısıyla birlikte her türlü mecrada paylaşarak bana destek olabilir, yazının içinde geçek olay, yer ve durumlar hakkında bildiklerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından ileterek bilgiyi daha değerli hale getirebilirsiniz. Bilgi paylaştıkça güzel.