EkonomiKültür-SanatTarih

Bağdat Demiryolu ve Maraş

Güncelleme: 5 Ağustos 2019

Bağdat Demiryolu Çıkmazında Maraş

Aşağıdaki yazı, 19. yy’dan itibaren Anadolu’da azınlıklara yönelik faaliyet sürdüren Alman Yardım Kuruluşu‘nun Gündoğumu isimli dergisinin 1900 Ocak sayısında yayınlanmış olan “Doğu’da Yeni Demiryolu” başlıklı makalenin tarafımca yapılan tercümesini içermekte olup, İstanbul’dan Bağdat’a ulaşacak olan demiryolunun Maraş’tan da geçeceğini göstermesi bakımından önemlidir. Başlıkta ve yazıda yer alan görseller de yazıyla birlikte 1900 Ocak tarihli dergide yayınlanmıştır.

Bağdat Demiryolu projesi Osmanlı topraklarını bir baştan bir başa kat edecek 19. yy’ın belki de en büyük projelerinden biriydi. Sadece İstanbul’u değil Berlin’i de Bağdat’a bağlayacaktı. Gerek finansal yetersizlik gerekse Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle hiçbir zaman bitirilemeyen Bağdat Demiryolu birbirinden kopuk bölümler halinde kısmen faaliyete geçmiş ama hiöbir zaman tam olarak hizmete girememiştir.

Bu konuda yazılan onlarca makale ve kitapta demiryolu için düşünülen birçok alternatif güzergahın hiçbirinde Maraş yer almamaktadır. Öyle olması da beklenir aslında. Zira Çukurova’dan gelip Fırat Havzasına geçecek herhangi bir demiryolunun kuzeyde bir çıkmaz sokakta yer alan Maraş’a uğraması demek, hattın ana istikametinden sapılarak 40 km kadar kuzeye yönelmesi ve tekrar güneye dönerek yolun önemli miktarda uzatılması demektir.

Bana öyle geliyor ki; projenin devam ettiği dönemlerde Alman Yardım Kuruluşu için önemli bir misyon merkezi olan Maraş’a dair beklentilerini, belki de demiryolu inşasını yapan şirket ve Alman hükumeti nezdinde lobi niyetini ortaya koyan bir yazı olmalı aşağıdaki. Zira yazının müellifi ve demiryolunun Maraş’tan geçeceğini gösteren haritanın kaynağı da belirtilmemiş. Her halükarda yeni bilgiler karşıma çıkarsa bu yazıyı güncellemeye devam edeceğim.


Doğuda Yeni Bir Demiryolu

Birkaç yıl içerisinde, İstanbul’u Basra Körfezi’ne bağlayacak yeni demiryolunun aşağıda yer alan haritasında, hattın geçeceği güzergah açıkça görülmektedir. Alman şirketi tarafından inşa edilen demiryolunun şu ana kadar Ankara ve Konya’ya (Eski İkonyum) kadar olan bölümleri tamamlandı. Konya’dan sonra sırasıyla Adana, Maraş, Fırat Vadisi, Dicle kıyısındaki Diyarbekir (Diyarbakır), oradan Dicle boyunca Musul, eski halifeler şehri Bağdad ve Basra’ya kadar devam edecek. Basra’dan gemi ile kısa sürede Hindistan’a ulaşmak mümkün.

Bağdad Demiryolu haritası – 1900

Bu demiryolunun inşası, doğunun pek çok yerini Avrupa’ya yaklaştırarak yeni bir çağ açacak. Daha önce adı sanı duyulmadık yerler, dünyanın en önemli cazibe merkezlerine dönüşecek.

Konya‘dan sonra tren Ereğli‘den geçecek. Ereğli yakınlarında, bir dağ geçidinde, yemyeşil bitki örtüsü ve harikulade manzaraya sahip devasa bir pınarın yanında antik bir Hitit eseri bulunur. Homeros’un zamanında bile çoktan unutulmuş gri bir döneme ait, bir taş rölyeftir bu eser.

Tren daha sonra Toros boğazlarından, bir zamanlar Büyük İskender ve Büyük Kiros (Birinci Pers imparatorluğu olan Ahameniş İmparatorluğu’nun kurucusu) ordularının sıklıkla kullandığı Kilikya Kapıları‘ndan geçecek. Orada Roma İmparatoru Markus Orelyus adına kayaya oyulmuş bir de yazıt bulunur. Kilikya Kapıları’nın öbür yüzünde Adana‘nın verimli ovaları yer alır. Adana’dan küçük bir trenle Tarsus ve Mersin üzerinden Akdeniz’e erişilir.

Toros’un vadilerinden denize birçok nehir ve çay akar: Bunların başlıcaları: Kydnus (Berdan/Tarsus Çayı), Ceyhan (antik Piramus), Seyhan (antik Sarus). Misis‘te demiryolu Ceyhan’ın üzerinden geçerek verimli vadilere doğru uzanır. Bu vadilerin üst kısmında bir zamanlar Aziz Chrysostom‘un sürgün yaşadığı Göksun yer alır.

Demiryolu Maraş’tan Geçecek

Demiryolu buradan (Misis’ten) kuzeydoğuya kıvrılarak Hititler döneminin önemli bir yerleşimi olan Maraş’tan geçer. Asurlar döneminde de günümüzdeki ismiyle anılan Maraş, Romalılar döneminde Germanicia olarak bilinmekteydi. Ermeniler Romalıların verdiği ismini kullanmışlardır. Maraş şu anda demiryolunun kendisine sunacağı parlak geleceği beklemektedir. Er ya da geç buradan Malatya ve Harput’a uzanan ayrı bir demiryolu da inşa edilecektir.

Maraş’tan sonra Bağdat Demiryolu, Yukarı Mezopotamya’nın el değmemiş çorak topraklarında 600 km kadar yol katederek Fırat kıyısındaki Birecik’e, Urfa’ya ve Diyarbekir’e ulaşacak.

Gemiler için denizlerde sis, fırtınalardan daha tehlikelidir. Yüzlerce yıldır, doğunun bu bölgeleri yoğun sisle örtülüydü. Bölge insanları şöyle anlatır: “Bir vakit güneş batıdan doğdu, her yeri sis perdeleri sardı, ürkütücü fırtınalar getirdi.”

Lefke (Osmaneli/Bilecik) tren istasyonunda bir kervan – 1900

Yolumuzu Açan Demirler

Tanrı Almanya’ya Hristiyanlık aşkıyla hizmet etmek için önemli fırsatlar sundu. Başlangıçta yoğun sis bulutlarının arasından geçiyorduk. Umutsuz kararlar alıyorduk. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum hakkında inanılmaz ve anlaşılmaz yargılamalar içeren haberler en prestijli Alman gazetelerinde yayınlanıyordu. Oysa, 1895 ve 1896’nın kanlı olayları Ermenilerin kötülüklerinin ve devrimci arzularının bir sonucuydu. Şu anda durum bambaşka. Alman gazetelerinin olaylara bakışı değişti. Neredeyse tamamı bizim gördüğümüz pencereden görmeye ve fikirlerini değiştirmeye başladı. Doğu’da Hristiyan aşkına yönelik yürütülen vazifelerimizin önündeki sisler dağılıyor.

Bağdat demiryolu doğuda yeni ülkelerle ticaret ve sanayi konusunda yeni bağlantılar açtıkça biz de aşkla yaptığımız vazifemizi oralara taşıyacağız. Gerçek aşkı ve gün ışığını yeni insanların kalbine taşımaya devam edeceğiz. Yeni demirden ağlar, önümüzü muazzam şekilde açıyor. Doğuda güvenilir ve erdemli adamlara, sadık anne ve ev kadınlarına, Hristiyanlığın kudretiyle yoğrulmuş ailelere ve sakinlere duyulan ihtiyaç kadar başka bir şeye ihtiyaç duyulmamaktadır. Bunu Tanrı’nın bize emanet ettiği, Alman yetimhanelerimizde büyüttüğümüz yüzlerce yetim olmadan başarmamız mümkün değildir.

Ancak, bu çocuklar gerekli olan okuma, yazma ve konuşma dışında yeterli bilimsel eğitimi okullarımızda alamamaktalar. Yetimhanelere bağlı atölyelerimizde marangozluk, ayakkabıcılık, terzilik, demircilik, fırıncılık, tarım, değirmencilik, örmecilik gibi konularda yetenekli birer zanaatkara dönüşmeleri için eğitilmektedirler. Kızlar her türlü ev ve el işlerini öğrenmekteler. Bu ciddi ve sorumluluk isteyen işlerimiz, Tanrı’nın nimetinin bu çocukların kalbine nasıl ulaştığını açıkça gösteriyor.

Facebook Yorumları
Tıkla. Paylaş. Destek Ol.

Yusuf Köleli

Şeyma'nın eşi, Bilal ve Barış'ın babasıyım. Endüstri Mühendisiyim. Küçük şehirleri severim. Tarih ve arkeolojiye meraklıyım. Maraş'ı yürüyerek, bisiklet üstünde, yamaç paraşütüyle ve yüzerek keşfetmeye çalışıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir