60 Atlı Yapalaklı
Güncelleme: 19 Ağustos 2019
Anadolu’nun her şehrinde cesaretleri, yiğitlikleri ve kavgada korkusuzluklarıyla adlarını duyurmuş köyler vardır. Elbistan’da en cesur insanlar hangi köyde yaşar diye sorsanız tek bir cevap alırsınız: Yapalak. Resmi adıyla Büyük Yapalak.
Kendimi bildim bileli Yapalaklı dedin mi akan sular durur Elbistan’da. Yapalaklıyla kavga edilmez. Yapalaklı arkadaşı olanla da kavga edilmez. Hep merak ederdim bu özellik nereden geliyor, Yapalak ilk ne zaman böyle nam salmış diye.
200 Yıldır Seyyahların Dilinde
18. yy’dan itibaren Anadolu’yu karış karış gezip ülkelerine raporlayan yabancı tüccar, seyyah, arkeolog, coğrafyacı ve seyyahların notlarını araştırıyorum uzunca bir süredir. Bu araştırmalar esnasında hiç hesapta yokken Yapalak’ı anlatan seyyahlar kafamdaki soruların bazılarına cevap verdiler sanırım.
İlk olarak 1902-1903 yıllarında Suriye, Irak ve Doğu Anadolu’nun tamamını gezen İngiliz Mark Sykes’in Dar’ül İslam adıyla yayınladığı kitabında karşıma çıktı Yapalak. 1916’da Osmanlı’yı parçalayıp bölüşmek için batılıların kendi aralarında yaptığı gizli Sykes-Pycot anlaşmasının mimarı olan Sykes’in kitabında.
1902 kışında Maraş’tan Zeytun’a, oradan da Kısık Vadisi üzerinden Elbistan’a zorlu yollardan at üstünde gelen Sykes, Elbistan’da birkaç gün geçirdikten sonra, atını Darende’ye sürer. Yolda Yeni(Küçük) Yapalak isminde bir köyde Şeyhin evinde konaklar. Şeyhin misafir odasının döşemelerini çok beğenir ve satın alır. Küçük Yapalak’tan sonra 45 dakikalık at sürümü mesafesinde olan Eski(Büyük) Yapalak isminde bir köyden geçer. Bu köydekilerin hakiki Osmanlı tipinde olduklarını belirtir. Yazının başlığında bulunan fotoğraf da Sykes’in bu gezisi sırasında Yapalak – Darende arasında çekilmiştir.
Yapalak’tan yolu geçen bir diğer seyyah ise Alman Arkeolog Von Der Osten’dir. Osten 1929 yılında çıktığı arkeolojik keşif turunda aracı Yapalak dolaylarında diferansiyel arızası verir ve uzun bir süre Elbistan Ovası’nda höyükleri ve antik kalıntıları inceler. Gezisinde aşağıdaki eşsiz fotoğraflarına yer verdiği Yapalaklıların soğuk tavırlarından rahatsız olduğunu da belirtir.
Yapalaklu Köyünün Cesur Atlıları
Yapalak hakkında daha enteresan açıklamalar, 1812 yılında Halep’ten İstanbul’a giden kervanda bulunan İngiliz seyyah M. Bruce’un notlarında karşıma çıktı. Bruce’un notlarına göre 20 Mayıs 1812’de Halep’ten yola çıkan kervan 9 gün sonra Elbistan’a ulaşır. Elbistan’a ulaşıncaya kadar kervan sahipleri şehirler arasında hırsızlık ve yağmaya karşı geçtikleri bölgelerde kendilerine korkusuz kişilerden koruma tutarlar. Elbistan’da birkaç saat istirahat ettikten sonra yola çıkan kervan, cesaretleriyle meşhur olan Yapalaklu isimli köylülerden kendilerine koruma seçerler. Elbistan’dan Hekli (Keçe) Mağara isimli bölgeye kadar Yapalaklulu korumalar kervana eşlik eder.
Yazar burada Yapalak’ın cesaretini anlatırken “sadece 60 tane atlı adamı olan bu köyün civardaki 12 köye nasıl üstün geldiğini anlamış değilim” diye belirtir. Yapalağın Büyük Yapalak mı yoksa Küçük Yapalak mı olduğunu belirtmez. Her iki köyün günümüz yansımalarına baktığımda Büyük Yapalak’tan bahsettiğini düşünüyorum.
Yapalak’ın cesareti 200 yıl önce İngiliz seyyahların bile dikkatini çekmişe benziyor. Kim bilir? İngilizler belki de her Maraşlı’nın Yapalaklı gibi korkusuz olduğunu sonradan anlayınca, 1919’da işgal ettikleri Maraş’ı 8 ay sonra Fransızlara terk etmişlerdir.
Burada yer alan fotoğrafların çok daha yüksek çözünürlüklü hallerini 25*15 cm boyutlarında kartpostal olarak edinerek, kişisel çabamla kurduğum ancak her geçen gün yayına devam etme maliyetlerinin arttığı sitenin ayakta kalmasına da destek olabilirsiniz. İlgilenirseniz buradan iletişime geçebilirsiniz.
Keçe Mağara yönüne gitmek için Küçük Yapalak köyünde gidilir. Keçe Mağara, Sultan Korusu güzargahı üzerindedir. 60 atlı korucu alıp geri dönüp, Keçe Mağara istikametine gitmek, zaman kaybına yol açar. K.Yapalak köyünde geceleyip yola çıktığına göre 60 atlı korucuyu da burada bulmuş olmalıdır.
Küçükyapalakta atlı ne gezer,B.Yapalak tır. Zaten yazar da yukarıda b. yapalak diyor
Ali Kale kervanın Halep’ten çıkıp dokuz gün sonra Elbistan’a geldiğini söylüyor. B.Yapalak’lılar kervanı Elbistan dan alıp K.Yapalak üzerinden keçemağra / karamağra yönüne gitmişledir.Lütfen konuyu sabote etme amca oğlu sizde B.Yapalaklısınız kerdeşim.
6 Asır önce dedelerimiz büyük Yapalaktan Tufanbeyli (mağara höketçe) Yamanlı köyüne yerleşmiş. Büyük ihtimal 60 atlıdan biri üst soyumdan. Büyük büyük dedem Bekir ağa diye anılır. Avcı attığını vuran iyi at binen biriymiş. Gen yapısı baskın, kemerli burun, yanık esmer tenlş. Amerikalı bir gen profesörünü dinlemiştim yıllar önce genetik araştırmalar ile akrabalık araştırması yapıyordu adını unuttum. Türklerin Kızılderili kendi kabilesi ile diş gen yapısına göre akraba olduğunu ispatlamış. Diğer Kızıl derinliklerinde aynı genden olduğunu söylemişti. Kolunuzu ısırıp diş izine bakarak bu gene sahip olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. Ön kesici dişlerin (hem alt hemde üst) içi çukur. Dilinizle bile hissedebilirsiniz. Büyük babam babam ve benim dişlerim aynı ize sahip. Genetik bilimi o zamandan beri dikkatimi çekmiştir. yapalak adının nereden geldiğini araştırdım. Yapalak yırtıcı bir kuş adı. Büyük ihtimal doğan türü. Türkler orta asyadan göç ederken bu kuşları rehber almış. Kuşlar mevsimsel hareketlere göre kolay hareket eder ve su yatakları etrafınsa yaşayan hayvanlarla beslenir. Akdoğan, Doğan. Şahin isimleri ve soy isimleri buradan gelir.
Elbistan-Keçemağara ile Elbistan-Büyük Yapalaktan Tufanbeyliye göç eden Keçeler aşiretinin bir ilgisi var mı?
Keçemagra Elbistan da bir köy, Keçemağra ile Büyükyapalak arasında bir bağ yok, İki köyde Elbistanın köyü. Yozgat tan Çapanoğlu tarafından sürgün edilen bir çok Türk insanının bir kısmı Büyükyapalağa yerleşirken bir kısmı da diğer yerleşim yerlerine yerleşmişlerdir. Bu yerlerden biriside Tufanbeylidir.