Aşık Yener: Ozanlar Köyünün Şehirlisi
Güncelleme: 22 Temmuz 2020
Kendi Kaleminden Aşık Yener
1928 yılının bir son bahar günü gelmişim bu çetrefilli, adaletsiz dünyaya. Ay tutulmalarında teneke çalınarak, güneş tutulmalarında da silah atılarak nur parçası olarak bilinen bu iki cismin karanlıktan sıyrılarak kurtulacağına inanılan bu batıl itikadın hüküm sürdüğü o tarihlerde Maraş vilayetinin Elbistan ilçesine bağlı (1944’te Afşin ilçe olunca oraya bağlandık) Tanır Köyü hane 2, cilt 10, sayfa 86’da kayıtlıyım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına dini İslam mezhebi Hanefi deyi de özellikle taşımız olduğum nüfus cüzdanına işlenmiştir.
İlkokulu kendi köyüm Tanır’da bitirdim. Orta ve mesleki öğrenimimi de eski bir öğrencisi ve mensubu bulunmamla gurur duyduğum Seyhan Düziçi Köy Enstitüsünde, sağlık kolu kısmını da Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsünde tamamlayarak 1946 yılında sağlık memuru unvanıyla mezun oldum.

Yurdun muhtelif yerlerinde geçen 30 yıllık memuriyet sürecinde vatani görevimi yedek subay olarak yaptım. Bir müddet de nahiye müdürlüğü görevinde bulundum. Bir mensubu, bir ferdi olmaktan gurur duyduğum soylu ve asil milletimin güzel insanları… 10 Asırdan beri süre gelen ozanlık geleneğinin ulu çınarları sizlerin de gönül dünyasının tercümanları… Yunus Emrelerinize, Pir Sultanlarınıza, Karacaoğlanlarınıza, Dadaloğullarınıza, Aşık Emrahlarınıza, Aşık Dertlilerinize, Aşık Veysellerinize ve Aşık Yenerlerinize de değer verip unutmamanız tesellimiz olacak. Rahmetle anmanızla ruhlarımız şad edecektir.
Hayat Hikayesi
Aşık Yener, 1 Temmuz 1928’de Afşin’in Tanır köyünde doğdu. Asıl adı Hacı Yener’dir. Aşıklık ve şairliğin her haneye yayıldığı Afşin’de, küçük yaşlarda aile büyüklerinden dinlediği türküler ve halk hikayeleri geleneği tanımasında yardımcı oldu. 1945-1946 yıllarında, olgun şiirlerini kaleme almaya başlayacağı Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün sağlık bölümünde eğitime devam etti.
Önce kendi yöresinde, daha sonra Kayseri ve İstanbul’da sağlık memuru olarak çalıştı. Bir süre de bucak müdürü olarak görev yaptı. 1962 yılında politik nedenlerden dolayı 9 ay tutuklu kaldı. Bundan dolayı uzun süre sıkıntılar yaşadı. Daha sonra aklanarak eski görevine dönen Aşık Yener 1978 yılında emekli oldu. Aşık Yener 12 Ekim 2009’da İstanbul’da vefat etti, Büyükçekmece mezarlığında toprağa verildi.
Unutulmaz Aşık Yener Eserleri
Şiirlerinde, sevgi, doğa, ayrılık, taşlama ve yergi gibi hemen her konuyu işledi. Aşıklık geleneğinin derin kökleri ve sonrasında aldığı iyi eğitim, gördüğü modern dünya bir tezat oluşturmadı. Tam tersine hem geleneksel hem de yenilikçi tarzda eserler ortaya çıkardı. Aşık Yener, eserlerini dört kitapta toplamıştır.
- Deyişler Demeti (1982)
- Şiirler Demeti (1992)
- Yol Ver Dağlar (1998)
- Binboğa’dan Marmara’ya (2000)
Kız Sen İstanbul’un Neresindensin, Yol Ver Dağlar, Suç Bizim gibi her kesimce bilinen pek çok türkü ve şarkının şiirleri Aşık Yener’e aittir. Bu eserleri bestekarlarının dilinden aşağıdaki bağlantılardan dinleyebilirsiniz.
Kız Sen İstanbul’un Neresindensin
Aşık Yener’in normalde 67 kıtadan oluşan bu şiirinin çok küçük bir bölümü Ünal Narçın tarafından hicaz makamında bestelenmiş, Emel Sayın tarafından okununca tüm Türkiye’de dillerde dolanmaya başlamıştır.
Yol Ver Dağlar
Aşık Yener’in doğup büyüdüğü Binboğa Dağları’ndan ilhamla kaleme aldığı bu şiiri, İsmail Özden tarafından bestelenmiştir. Arif Sağ, İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses gibi pek çok ünlü isim bu eseri seslendirmiştir.
Suç Bizim
Hemşehrisi Mahzuni Şerif tarafından bestelenen bu şiir, benim en beğendiğim Aşık Yener eseridir.