Tarih

Maraş’ta Bir Roma Eseri: Altun Köprü

Güncelleme: 30 Haziran 2020

Maraş etrafı geçit vermeyen akarsularla çevrili bir şehir. Batısında Elbistan Ovası’ndan doğduktan hemen sonra antitorosların derin vadilerinden akan Ceyhan Nehri bulunur. Güneyi Çağlayancerit’ten doğup Pazarcık’tan  itibaren düz ovada geniş yatağında akan Aksu Çayı ile doğusu Ahır Dağı eteklerinden doğan Erkenez gibi küçük çaylar ile çevrilidir.

Tarih boyunca Maraş’a ulaşım bu nehirlerin üstündeki köprülerle sağlanmış. Maraş’ta hüküm süren her devlet yeni köprüler inşa etmiş, kendilerinden önce inşa edilen köprülerin bakımını yapıp onarmış.

Günümüze ulaşan tarihi köprülerin tamamı Osmanlı ve Dulkadiroğlu dönemlerine ait. Tarihi çok daha eskilere dayanan Maraş’ta önceki dönemlerde akarsular nasıl geçiliyordu acaba? Maraş merkezli Geç Hitit devletlerinden olan Gurgum Krallığı zamanında da Ceyhan bu kadar derin ve hırçındı. Roma döneminde, Germanicia‘nın ihtişamlı zamanlarında Aksu yine bu kadar geniş bir yatağa sahipti muhtemelen. Her iki nehri de yağışlı mevsimlerde köprüsüz geçmek hem çok zor hem de tehlikeliydi. Elbette Maraş’ta çok daha eski tarihli köprüler vardı. Olmalıydı.

Maraş’ta varlığı bilinen en eski köprü Aksu Çayı üzerinde bulunan bir Roma köprüsüydü. Altun Köprü adıyla tarihi kayıtlarda yer alan bu yapı, 100 yıl öncesine kadar ayakta ve kullanılır durumdaydı. Günümüzde kullanılan Aksu Köprüsü’nün yaklaşık 2500 metre güneyinde bulunmaktaydı. O dönem itibariyle Çukurova’dan Maraş’a uzanan iki alternatif yoldan çok daha kolay olanı üzerindeydi bu köprü.

Oryantalist Seyyahların Notlarında

1879 yılında kaleme aldığı ve yakında tamamını çevirip yayınlayacağım notlarında İngiliz seyyah E. J. Davis Çukurova’dan Maraş’a uzanan yolculuğunda köprüyle ilgili şu ifadeleri kullanır:

“Gavur Dağı’nı inip, Eloğlu, Tecirli ve Çakallı köylerini geçtikten sonra Aksu isimli çamurlu ve kuvvetli akan bir nehre ulaştık. Nehir birbirine hiç benzemeyen altı açıklıktan oluşan ihtişamlı bir köprüyle geçiliyordu. Misis’teki köprüye çok benzeyen bu yapı şüphesiz Jüstinyen dönemine ait olmalıydı. Sonrasında pek çok kez onarım görmüşe benziyordu.”

Seyyah köprünün şeklinden çok etkilenmiş, Roma İmparatorluğu’nun altın çağlarını yaşadığı, Aya Sofya dahil birçok eserin günümüze ulaştığı I. Jüstinyen dönemine (5.yy) ilişkilendirmişti köprüyü.

Çobantepe steli ve bölge haritası

Yine bir başka İngiliz seyyah J. R. Metheny, Hitit eserlerini araştırmak için 1906’da çıktığı seyahati esnasında tuttuğu notlarında bu köprüden bahseder. Maraş şehir merkezinden Hitit stellerini incelemek için Gavur Gölü tarafında bulunan Çobantepe Höyüğü’ne yağışlı mevsimde ulaşmaya çalışır. Altun Köprü’nün güneyinde dört saatlik yürüme mesafesi boyunca çok büyük bataklıklar bulunduğunu, iyi bir rehber olmadan yağışlı mevsimde bu yola düşülmemesi gerektiğini belirtir. Çobantepe’ye ulaştıktan sonra bir av sahnesinin canlandırıldığı, 1932 yılında Adana Arkeoloji Müzesi’ne nakledilene kadar başına çok iş gelecek steli bulur ve resmeder.

Osmanlı Kayıtlarında Altun Köprü

Altun Köprü hakkında bilgilere Osmanlı arşivlerinde de rastlıyoruz. Kemalettin Koç, Kahramanmaraş’ta Sosyal Hayatın Fiziki Yapıya Etkisi isimli kitabında bu köprüden bahseder. Aksu üzerinde Altun Köprü isimli büyük bir köprü bulunduğunun 1906 tarihli 1324 sayılı Halep Vilayet Salnamesinde yazıldığını bizlere aktarır. Koç aynı eserinde köprünün tarihiyle ilgili çok fazla bilgi bulunmadığını ama 10. yy’a ait bir Roma Köprüsü olabileceğinin düşünüldüğünü, sonraki dönemlerde bakım ve restorasyona uğradığını belirtir.

Akıbetini Kimse Bilmiyor

100 yıl öncesine kadar yerli ve yabancı kaynaklarda varlığı bildirilen köprünün ne zaman ve ne şekilde yıkıldığına dair herhangi bir kayıt göremedim. Yerel halk ve araştırmacılar da bu konuda malumat sahibi değil. İhtiyarlar kendilerini bildi bileli köprünün yıkık ve harabe olduğunu söylüyor, kullanıldığı dönemleri hatırlamadıklarını ve büyüklerinden duymadıklarını belirtiyor. Yaşı elverenler köprünün su içindeki son kalıntılarını 70’li yıllara kadar gördüklerini ifade ediyorlar. 80’lerde doğan nesil ise Adana taraflarına giderken dibinden geçtikleri bu köprünün varlığından haberdar değiller. Zira köprünün su içindeki son ayak kalıntıları Aksu’nun sularıyla birlikte sürüklenip kaybolmuş. Sadece kıyıda ağaçların arasında dikkat çekmeyen bir ayak kalıntısı günümüze ulaşmış. Özetle bu konuda koca bir şehrin hafıza kaybına uğradığı söylenebilir.

Altun Köprü’nün günümüze ulaşan ayakları

Halkın malumat sahibi olmamasının yanında, köprünün sağlam günlerine ait bir tek fotoğrafın bile ortaya çıkmaması muhtemelen köprünün erken dönemlerde yıkıldığına işaret ediyor.

Bu düşünceden yola çıkarak Altun Köprü’yü ilk araştırmaya başladığımda birçok Maraşlı tarafından bilinen kurtuluş harbi döneminde düşman kuvvetlerinin geçişini engellemek için 19 Ocak 1920’de imha edilen Aksu Köprüsü olduğunu düşünmüştüm. Gerçek ise çok farklıydı. Fransızların geçişini önlemek adına halk tarafından taktik amaçlı imha edilen köprünün hikayesine buradan ulaşabilirsiniz.

Yıkılışının gizemi hala çözülemeyen Altun Köprü’den günümüze görsel olarak sadece üstünden geçen seyyahların notları ve çizdikleri haritalar ulaşmıştır diye düşünürken bir yandan da umut içerisinde yabancı arşivleri kurcalamaya devam ettim. Nihayet, 2020 yılının Mayıs ayında Fransız kaynaklarında köprünün kullanıldığı döneme ait bir fotoğrafına ulaşabildim. Fotoğrafta köprünün kurtuluş harbi döneminde ayakta olduğu görülüyor. Fotoğraf altı notlarında ise Öncü süvari birlikleri, Çerkez destek birlikleri ve Cezayirli sipahiler Maraş yakınlarındaki Aksu Köprüsü’nde notu yer alıyor.

Maraş'ta Roma dönemi eseri olan Aksu Köprüsü'nün 1920 tarihli fotoğrafı
Aksu Köprüsü -1920

İşte Roma İmparatorluğu’nda yüzyıl sürecek bir hanedan çıkaran Germanicia’nın Roma’dan günümüze varlıkla yokluk arasında bir durumda ulaşabilen tek köprüsünün hikayesi. Maraş Avucumda farkıyla.


Altun Köprü Nerede

Günümüzde Adana yolu üzerindeki karayolu köprüsünün 2500 metre güneyinde, Aksu Çayı üzerinde yer alır. Doğu-Batı istikametinde uzanan yaklaşık 40 metre uzunluğundaki köprünün doğu ayakları bir höyüğe yaslanır. Batı ayaklarının yaklaşım yolları günümüzde karayolunun altında kalmışa benziyor. Maraş’a girişte aracı parkedecek uygun alan yok. Maraş’tan çıkarken yol kenarındaki uygun boşluklara aracınızı park ederek köprünün yol kenarındaki son kalıntılarını izleyebilirsiniz. Belki bir gün bu köprü aslına uygun yeniden inşa edilir ve şehre gelenleri bu Germanicia mirası karşılar.

Facebook Yorumları
Tıkla. Paylaş. Destek Ol.

Yusuf Köleli

Şeyma'nın eşi, Bilal ve Barış'ın babasıyım. Endüstri Mühendisiyim. Küçük şehirleri severim. Tarih ve arkeolojiye meraklıyım. Maraş'ı yürüyerek, bisiklet üstünde, yamaç paraşütüyle ve yüzerek keşfetmeye çalışıyorum.

3 thoughts on “Maraş’ta Bir Roma Eseri: Altun Köprü

  • Mehmet Demir

    Yusuf bey merhaba. Çevirinizi ilgiyle okudum. Bahsettiğiniz köprü sanırım uydu görüntüsünü koyduğunuz yer. Dikkatli bakarsanız işaretlediğiniz yerde Aksu nehrinin hemen doğusunda küçük bir tepe (hüyük) olduğunu görürsünüz. Köprünün ayakları 20-30 yıl önce Türkoğlu-Maraş arası yolculuğu sırasında her geçişimde görülürdü. Halende ayaklar görülmektedir, ama yıkık halde.
    Çevirinizde “köprünün doğu-batı yönünde, hemen doğusunda ise büyük bir hüyük olduğu” yazılı. Ayrıca şimdiki aksu köprüsüne 2,5 km mesafede olduğu. hepsi de uydu görüntüsünde işaretlediğiniz yerle bire bir uyuyor. Muhtemelen Karayılan tarafından 1920 de imha edilen köprü de bu. 2 Mart 1920 de acele açılan köprü ise şu anki aksu köprüsünün ilk halidir diye tahmin ediyorum. 9 yıl sonra alman arkeolog un korkarak geçtiği de 1920 de yapılan köprüdür diye tahmin ediyorum. Bu köprü şu an gidiş-geliş 2 adet ve kuzey-güney yönünde. Doğuda olanın ayakları taş mı, beton mu bilmiyorum. İlk fırsatta bakacağım.

    Yanıtla
    • Mehmet Bey, doğu-batı istikametinde uzanması ve doğu ucunda höyük bulunması Kemalettin Koç’un eserinde belirtiliyordu. Yazar bu ifadeye kaynak göstermediği için kendi gözlemidir diye düşünmüştüm. Yabancı seyyahların notlarında yoktu. Ben de buna istinaden haritadaki höyüğü bulup işaretlemiştim. Siz de yeri teyit ettiniz teşekkürler.
      Karayılan’ın yıktığı köprünün Narlı taraflarında bulunan başka bir köprü olmadığına nasıl kanaat getirdiniz?

      Yanıtla
  • Hacı

    Yusuf Bey yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum. Özellikle arkeolojiye olan merakımdan ötürü bu konudaki yazılarınızı ve araştırmalarınızı ilgi ile okuyorum. Bahsettiğiniz ve tarif ettiğiniz Altın Köprü tam da olduğu yerde kalıntıları ile hala durmakta. Dediğiniz gibi doğu-batı istikametinde, Çakallıhasanağa köyünün kuzey doğusunda bulunmakta. Türkoğlu-Kahramanmaraş yolunun hemen yanıbaşında dut ağaçlarının altında yıkılmaya devam ediyor. Doğusunda Karaziyaret mahallesi ve havaalanı bulunuyor. Orada bir kaç höyüğün olduğunu biliyorum. Çocukluğumda bir kaç kemeri belli idi ama şimdi sadece ayakları kalmış durumda. Karayılan’ın yıktığı köprü sizin de dediğiniz gibi ve resimden de anlaşılacağı üzere Narlı girişinde olması gereken köprüdür. Çünkü bu kadar uzun bir köprü için en geniş yatak orasıdır.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir