Cennet Nehri Ceyhan
Güncelleme: 28 Şubat 2020
Ceyhan: Nam-ı Diğer Cahan
Elbistan’a yolunuz düşer de batı yakasından giriş yaparsanız sizi şehrin hemen girişinde bir nehir karşılar. Nehrin berrak sularını görüp şaşırır ve kaynağının yakınlarda olduğunu anlarsınız. O vakit en yakınızdaki birini çevirin ve sorun “Kardeş Cahan nerden doğuyor?” Sakın “Ceyhan” demeyin, “Geldiğiniz gibi geri dön 200 km batıyı takip et” deyip sizi Adana’nın ilçesine yönlendirirler. Ceyhan nehri Cahan olarak bilinir buralarda. Nehrin farklı bölgelerine farklı isimler de vermiştir yöre halkı. Tabakkaldıran, Pınarbaşı, Kaynarca, Küçük Ceyhan, Köprübaşı, Battal bunlardan sadece birkaçıdır.
Tarih boyunca şehirler hep önemli su kaynaklarına yakın yerlere kurulmuşlardır. Ceyhan gibi çok büyük ve bir o kadar da temiz bir su kaynağını barındıran şehir ise nadir bulunur. Nehir şehrin Pınarbaşı olarak bilinen mahallesinden yüzlerde dekara yayılan bir alanda doğar ve 15000 lt/sn debiye hemen doğduğu yerde ulaşır.
Geçtiği her yere hayat sunar Ceyhan. Bostanlar, bahçeler, bağlar, ovalar 4 mevsim beslenir Ceyhan’dan. 3 km’lik seyrin ardından kent merkezine ulaşır ve tam kalbinden geçerek şehri ikiye böler. Bu yönüyle Avrupa’nın romantik şehirlerini andırır adeta.
Ceyhan Şehrin Yaşam Biçimidir
Şehirle iç içe olan Ceyhan, kent kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur. Eskiler evlilik hazırlıkları için festival havasında geçen yün yıkama merasimlerini, Köprübaşı’nda bulunan değirmen sohbetlerini, balıklara ikram edilen yemek artıklarını anlata anlata bitiremezler. Islansın ve kirleri yumuşasın diye evin önündeki suya bırakılan tencereye doluşan balıkların büyüklerinin bir sonraki öğün için ayrıldığını küçüklerin ise tekrar suya salındığını adeta sürdürülebilir çevre dersi verircesine anlatırlar.
Yeni nesle sorsanız hala ilk yüzme öğrenilen(bisiklet sürmeden önce yüzmeyi öğrenir bizim gençlerimiz diyor buranın sakinleri), kıyı boyunca sıralanan çay bahçelerinde ve kafelerde çayların yudumlandığı, balığın her türlüsünün tadıldığı, akıp giden suya dalarak derin sohbetlerin yapıldığı, yaz aylarında şehir içinden ve dışından gelen piknikçilerin boş yer bulmak için yarıştığı vazgeçilmez bir mekandır Ceyhan.
Bisiklet sürücülerinin, yürüyüş meraklılarının buluşma noktasıdır Ceyhan aynı zamanda. Eskisi kadar olmasa da Ceyhan hala olta balıkçılığına tutkun gençlere bereketini ikram eder. Alabalık ve bu bölgeye has sarıbalığın peşinden koşan balıkçılar şehirde her an karşınıza çıkabilir.
Kirlilik ve Kuruma Tehdidi Altında
Ceyhan balığı, pırıl pırıl suyu, bağrında yeşeren muhtelif su bitkileriyle Elbistan’ın insanına, ovasına ve her türlü canlıya Cennet’ten aldığı kaynağı sunmaktadır. Bunun karşılığında Elbistan’ın eski şehir merkezini bir adaya dönüştüren yavrusu Küçük Ceyhan’ı 40 yıl önce insan eliyle başlayan yapılaşmaya ve kirliliğe kurban vermiştir. Küçük Ceyhan’ın sonunu getiren olayların başlangıcı Çakmaklar Köprüsü altında yakın zamanda su üstüne kurulan Balıkçı Barakaları ile çok örtüşüyor.
Yine son 40 yıldır devam eden çalışmalarla geniş yatağı daraltılıp etrafı beton duvarlarla çevrili bir kanala hapsedilerek eski doğal güzelliğini kaybetmiştir. Kaynağın debisinin de her geçen yıl azalış gösterdiği bilinmektedir. Sadece güzelliğinin makyajsız halini temaşa etmek için bile Türkiye’nin her yerinden insan çekecek potansiyele sahipken, bugün kaynağı aşırı düzeyde piknikçi kitle tarafından kullanılmakta, dolayısıyla kirletilmektedir.
Her şeye rağmen Ceyhan hala bir gerdanlık gibi şehri süslemeye, kendisine yaşam alanı tanımayan insanoğlunun yeni nesillerine hayat sunmaya devam etmektedir. Bizlere düşen görev ise Ceyhan’a daha fazla diyet ödetmemek, onu kullandığımızdan daha fazla korumak, eski günlerine kavuşması için çaba göstermektir. Belki bir gün Küçük Ceyhan tekrar yatağını doldurur, annesinin kollarına atar kendisini.
Siz de eğer içinden nehir geçen şehirlerin en güzellerinden birini ve şehir içinden geçen nehirlerin en temizlerinden birini görmek istiyorsanız çok geç kalmadan rotanıza Ceyhan’ın doğduğu şehri, Elbistan’ı eklemelisiniz.
“Dört nehir cennetten fışkırmıştır: Fırat, Nil, Seyhan, Ceyhan.” Müsned, Ahmet Bin Hambel