Illustrated London News Gazetesinin 1854 Tarihli Kara Fatma Haberleri
Güncelleme: 30 Aralık 2021
Aşağıdaki metin, Illustrated London News (Resimli Londra Haberleri) gazetesinin 1854 yılında birkaç ay arayla yayınladığı üç ayrı Kara Fatma haberinin tarafımca yapılan çevirisini içermektedir. 1854 yılında Kırım Savaşı’na katılan 300 Başıbozuk süvarisinin Maraşlı kadın reisi olarak tanıtılan Kara Fatma’nın, at sırtında İstanbul’a girişini gösteren bir portresi de gazetede o yıl yayınlanan ilk haberde yer almaktadır.
Savaş yıllarında detaylı tasvirlerle servis edilen ilk haber, bu yönüyle Avrupa basınındaki diğer Kara Fatma haberlerinden ayrı bir yere sahiptir. Bu haber sonraki yıllarda farklı dillere çevrilerek muhtelif mecralarda da yayınlanmıştır. Gazetede birbiri ardına verilen haberlerde Kara Fatma’nın yaşı, atının özellikleri vb gibi hususlarda dikkat çeken tutarsızlıklar var. Maraş’ı Kürdistan’da bir şehir olarak göstermesi de ayrı bir tutarsızlık olarak karşımıza çıkıyor. Muhtemelen o dönemler daha fazla ilgi uyandırması için haberlere kasıtlı bir şekilde gizem unsurları da katılıyordu. Bunları da haberleri okuyunca göreceksiniz.
Illustrated London News
Resimli Londra Haberleri gazetesi, Dünya’nın haftalık olarak resimli yayın yapan ilk gazetesidir. Herberd Ingram tarafından kurulmuştur. İlk sayısını 14 Mayıs 1842 yılında çıkarmıştır. Ressamların dönemin önemli olaylarını ve dünyanın farklı yerlerinden manzaraları içeren çizimlerini, ahşap oyma ustaları ağaç kalıplara aktarıyor ve oradan seri şekilde tekrar kağıtlara ahşap oyma baskı yapılıyordu. Bu zor şartlarda üretilen gazetenin ilk sayısı 26.000 adet satılmıştı. Yirmi yıl içerisinde satışları 300.000 adete ulaşacak olan gazeteye pek çok rakip de çıkmıştı. 1971’e kadar haftalık yayınına devam eden gazete, bu tarihten sonra daha seyrek yayınlanmaya başladı. 2003 yılında yayın hayatına son verdi.
Resimli Londra Haberleri, yayın hayatının ilk yıllarında önemli savaşları yakından takip etmiş ve okuyucularına savaş alanından resimli haberler ulaştırmıştır. Bu savaşlardan bir tanesi de 1853-1856 arasında Osmanlı-Rusya arasında gerçekleşen Kırım Savaşı’dır.
Çeviri metin bu bölümden sonra başlamaktadır. Keyifli okumalar dilerim. Beğenirseniz yazımı sosyal mecralarda paylaşarak bana destek olabilirsiniz. Kara Fatma hakkında en detaylı inceleme yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Kara Fatma İstanbul’da – 22 Nisan 1854
Sultan’ın ordusuna geçen ay içerisinde gerçekleşen yeni katılımlar İstanbul’da büyük ilgili, alaka ve coşkuya sebep oldu. Sultan’ın yeni müttefiki Kara Fatma Hatun‘u, 300 Kürt atlısıyla birlikte İstanbul sokaklarında ilerlerken gören sanatçımız resmetti.
Bu durumun önemini tam olarak anlamak için geldikleri bölgeye göz atmak lazım. Küçük Asya’nın doğu ve güneyi, şevkli müslüman ruh ile bağımsızlığına düşkün, gerçek bir tehlike içinde olmadığı müddetçe Sultan’ın otoritesini her zaman sarsmaya hazır, babalarından miras kalan topraklarda hayat süren göçebe kabilelerin hakimiyeti altındadır.
Sinop’tan İzmir’e çizilen bir hat, çok eskiden beri düzenli milis hukukuyla Başıbozuk Birliklerini idare eden Paşaların tam hakimiyeti altında olan bölgelerin sınırlarını oluşturacaktır. Bu hattın güneydoğusunda kalan yarımadadan ne kadar adam (asker) çıkacağı pek belli olmaz. Sadece şu anda olduğu gibi Peygamber veya ganimet aşkı, ovalarını ve dağlarını bıraktırıp, bu insanların medeniyete karışmalarını sağlayabilir.
Bu kabilelerden bir tanesinin 4000 atlıya sahip olduğu ve yukarıda bahsedilen ismi Fatma olan kadın tarafından yönetildiği belirtiliyor. Kilikya’nın dağlarından gelen bu insanların antik dönemlerdeki korsanlarla bir bağları olup olmadığı belli değilse de onlarla töre konusunda büyük benzerlikler taşıdıkları kesindir. Mıntıkalarını terkedip İstanbul’a gelen 300 tanesinin, Üsküdar’daki görüntülerinin ortaya çıkardığı heyecanı ve coşkuyu sanatçımız maharetle resmetti.
Kendisine bahşedilen olağanüstü özellikler nedeniyle Kraliçe veya Kadın Peygamber diyebileceğimiz Kara Fatma, hafif esmer ve 60’lı yaşlarda. Her ne kadar erkekler için tasarlanmış kıyafetleri giymiş ve birliğindeki diğer savaşçılar gibi atını büyük maharetle sürüyor olsa da görünüşünde Amazon’lara ait herhangi bir belirti bulunmamakta. Kendisi gibi erkek kıyafetleri giymiş iki hizmetçisi ve seçilmiş taraftarları ile birlikte boğazdan geçirilerek İstanbul’da bir barakaya yerleştirildiler. Karaman’ın vahşi bölgelerinden gelen, sayıları ve hallerini ildeki paşanın dahi bilmediği bu göçebelerle kıyaslandığında, Başbozukların daha ince zekaya sahip oldukları söylenebilir.
Muhtelif silahları vardı. Harp halindeymiş gibi her biri daha önce ganimet olarak kazandığı silahı taşıyordu. Bazıları tabanca ve Arnavut yatağanı taşıyordu. Birmingham’dan gelmiş olabilecek tüfekler ve Suriye’de dövüldüğü anlaşılan oyma işli palalar da arada seçiliyordu. Bir tanesi dişlerini sıkıp vahşi bir tavırla başının etrafında ahşaptan bir topuz sallıyor, silahlarının zayıflığını gaddarlıkla örtmeye çalışıyordu. Uzun fitilli Afgan tüfeği pek itibar görmüyordu. Atalarından miraz kalan ok ve yay geleneğini ise devam ettiriyorlardı.
Herşey Kocasını Kurtarmak İçin
Bir rivayete göre bu kahraman kadını, böyle tehlikeli bir maceraya sürükleyen sebep kocasına olan sevdası imiş. Birkaç kabahatinin cezasını Girit zindanlarında çeken kocasının bağışlanması için Sultan’a sadakatini gösterecektir bu yolla. Kara Fatma, geçtikleri her köyde yemek ve atların bakımlarının yanında, her biri için aylık 80 kuruş ücret ödeyeceği en iyi adamlarından 300 kişiyi alarak Sultan’ın yanında Moskofla savaşmak üzere bu yola koyulmuştur.
Fatma’nın Kürdistan’ın Maraş şehrinden geldiğini anlıyoruz. Üsküdar’a girdiğinde Sultan’la tanıştırılıyor. Peşindeki Kürt atlıları ve birliğine ödeyeceği paraların yüklü olduğu söylenen deve ve katırlardan oluşan kafilesinin görüntüsü, yol güzergahındaki kalabalıkları, özellikle kadınları cezbetmiş. Gazetemizin çizeri, süvarilerin Savunma Bakanı tarafından teftiş edildiği Seraskeriye’de kafile ile karşılaşmış. Resimde Seraskeriye’nin dışı ve kapısı görünmekte. Bu geniş meydan, İstanbul’un en işlek ve geniş caddesine açılıyor. Her zaman kalabalık olan ve neşeli şekilde boyanmış mağazaların yer aldığı bu cadde, Türk hanımefendiler için bir nevi Regent Caddesi (Londra’da meşhur bir cadde) olarak değerlendirilebilir. Sağda Avrupalıların Güvercinli Cami olarak bildikleri Sultan Beyazıt Camii görülüyor. Müslümanların kutsal saydıkları güvercinlerin on binlercesi caminin avlusunda görülebilir. Çizerimiz, Fatma ve süvarilerini Serasker Kapısı’ndan (Bugünkü İstanbul Üniversitesi Girişi) geçişlerinde resmetmiş. Duvarın üstünde büyük kulenin (Beyazıt Kulesi) bir bölümü görünüyor. Mavi boyalı duvar, amfitiyatrodaymış gibi Kara Fatma’nın etrafını saran Türk kadınlarının hayranlığını daha da belirginleştiriyor.
Fatma, üzerinde geniş kollu kirlenmiş kürkü, beyaz şalvarı ve sarı çizmeleri, kemerinde uzun tabanca ve yatağan kılıcı, elinde ise üzerinde siyah bir paçavranın flama olarak asıldığı bir mızrak varken görülüyor. Uzun beyaz keten başörtüsü ile boynunu ve tüm başını sarmışsa da yüzünün tamamını görünecek şekilde açık bırakmış. Mücevher takmamış. Diğer süvarilerin atları gibi Fatma’nın atı da bakımsız, cılız, düşük soylu bir at. Uzun dalgalı yelesi, kemikli kafası, kavisli boynu ve kuyruk yapısıyla Kürdistan atlarının özelliklerine sahip. (Gazetenin aşağıda yer alan sadece üç ay sonra savaş meydanından vereceği notlarda Kara Fatma’nın yaşı ve atı hakkında buradakine zıt bilgiler verilecektir.)
Fatma’nın yanındaki atı, başına sarık üstüne devasa bir fes, üzerine de diğer süvariler gibi eski bir fistan giyen erkek kardeşi sürüyor. Biraz önlerinde, iki jandarmanın arkasındaki atın üstündeki tuhaf görünümlü kişi, eyerin önüne bağlanmış küçük davulunu çalıp, yüzünü ekşiterek genzinden söylediği marşlarla kafileye yol açıyor. Davulcunun kafasındaki külah, kralların soytarılarının kullandıkları gibi kürkten yapılmış, tepeden sarkan bir tilki kuyruğunu andırıyor. Çizerimiz sonradan, bu kişinin Fatma’nın soytarısı ve baş çalgıcısı olduğunu öğrenmiş. Etrafta, kafilenin gerisinde ve önünde yolu açık tutmakla görevli kişiler bulunmakta.
Her yerde yüzlerce Türk kadını toplanmış. İşte Sultan’ın ayaklarına hizmetlerini henüz sermiş Kara Fatma ve süvarileri.
Kürt Birlikleri Üsküdar’da – 24 Haziran 1854
Sultan’ın yeni müttefiği, kraliçe veya kadın peygamber gibi hürmet edilen Kara Fatma kendisine eşlik eden Kürt süvarilerle birlikle Üsküdar’dan geçerken, sanatçımız tarafından resmedilmişti. Gösterişli kıyafetleri ve seyre doyum olmaz görünümleriyle 300 atlıdan oluşuyor birliği. Kara, Kürdistan’ın Maraş şehrinden. Kürtler, cesaretleriyle ünlü bir Fars aşiretidir. Bu yönleri Asya’da olası bir savaş halinde onları müthiş bir müttefik konumuna getiriyor. Sınırları etkin bir şekilde korurlar. Eşkıyalık da yaparak bölgelerindeki vadileri ve ovaları harap edebilirler.
Tuna Üstünde Savaş – 1 Temmuz 1854
Savaşın en sıradışı öyküsü, Başıbozukların kadın lideri Fatma Hatun, namı diğer Kara Güzel… 400 süvariye reislik yapan 78 yaşındaki bu ihtiyar Kürt Kadını, görkemli safkan Arap atını üstün maharetle kullanıyor. Kirli görünüşü ve tabanca atışında ustalığı görenleri hayrete düşürüyor. Çok kudretli ve cesur. Yüzünü Osmanlı geleneğinin aksine örtmüyor ve bunun ülkesindeki kadınların sekiz yaşından beri uymak zorunda oldukları köhne bir adet olduğunu söylüyor. Tıpkı Ruslara karşı verilen büyük mücadelede kocalarının peşinden gelmedikleri gibi abes bir adet.