DoğaElbistanKültür-Sanat

İpin Ucunda Bir Böcek: Vızırdak

Güncelleme: 24 Temmuz 2018

Yöresel kelimelerimize çocukluğumuzun en sevimli böceği vızırdağı yazarken acaba bu hayvana başka yerlerde ne isim veriliyor, bilimsel adı nedir diye merak etmemle başladı bu yazı.

Bizim vızırdak diye bildiğimiz böceğin bilimsel adı Alaus Oculatus. İngilizce’de “Eastern eyed click beetle (Doğu gözlü tıklayan böcek)” diyorlar. Türkçe yaygın adı ise takla böceği. Diğer yörelerde bu böceğe vızırdak dendiğinde şahit olmadım. Vızırdak ismi bazı yörelerde arılar için kullanılıyor.

İngilizler böceğe, yere düştükten sonra düşmanlarını korkutmak amacıyla sıçrayıp ters dönerken çıkardığı sesten hareketle bu ismi vermişler. Tükçe bilimsel adı da buradan geliyor. Elbistanlılar ise uçarken ki çıkardığı yüksek vızıltıdan ilham almışlar belli ki.

Vızırdak 3-4 cm boylarında üzerinde beyaz benekleri olan siyah bir eklembacaklı. Kafasında iki tane kocaman beneği küçükken gözleri sanırdık. Büyünce belgesellerden öğrendik, birçok böcekte olduğu gibi aslında onların göz değil sadece bir savunma mekanizması olduğunu.

Böceklerden Korkarız Vızırdağı Severiz

Millet olarak genelde böceklerden korkarız. Boyu serçe parmak kadar olan böcekler ise hep stajer öğrencilerin çektiği kalitesiz Amerikan filmlerindeki dev böcekler gibi görünür gözümüze. Yazının başında söylemiştim vızırdağın çocukluğumuzun en sevimli böceği olduğunu. Yanlış söyledim aslında. Tek sevimli böcek doğrusu. Hamam böceği görünce kaçan bizler, vızırdak görünce hemen yakalamaya çalışırdık. Çünkü bizden öncekilerden öğrenmiştik vızırdağın bir böcekten ziyade evcil bir dost, bir oyuncak olduğunu.

Alaus oculatus

Yaz aylarında kavak, selvi ve söğüt ağaçlarının olduğu sulak yerlerde, Elbistan’ı boydan boya ikiye bölen Ceyhan’ın iki yakasında, ansızın yüksek bir vızırtı duyardık. Yakınlardaki ağaçlardan uçup gelen vızırdağın sesini her yerden tanırdık. Uçarken çok fazla kontrole sahip değildi. İstediği yere konamazdı çoğu zaman. Yapışkan ayakları olmasına rağmen kimi zaman hızla yaklaştığı ağaca tutunamaz, çıt diye sırt üstü yere düşer, takla atarak dönmeye çalışır, yorulunca da oracıkta kalakalırdı. Bazen de uçarak gelirken yolunun üstündeysek doğrudan gelip üstümüze yapışırdı. Dedim ya, yarasa gibi manevra kabiliyeti yoktu vızırdağın.

Böceği tanımayanlar çığlığı basardı tabiki. Tanıyanlar uçmaktan yorgun düşmüş vızırdağı belgesellerdeki cesur bilim adamı edasıyla avucunun içine alır, başına koyar, bilmeyenlere caka satardı.

En Sıradışı Uçurtma

Tiksinmediğimiz müddetçe vızırdağın bize hiç zararı dokunmazdı. Genellikle kibrit kutusunun içine koyar ve cebimizde gezdirirdik bir müddet. Vızırdak, kutunun içinde her zamanki gibi takla atmaya çalışır, ritmik tıkırtılar çıkarırdı.

Kibrit kutusunda taşımaktan daha çılgınca bir oyunumuz  vardı vızırdak ile. Arka ayaklarına birkaç metre uzunluğunda hafif ince bir ip baglayarak uçurtma gibi uçururduk vızırdağımızı. Tepemizde sert kanatlarıyla gürültülü şekilde vızırdayarak daireler çizer, birkaç tur attıktan sonra üzerimize konardı. Bugüne kadar hiçbir uçurtma şenliğinde bizimkisi kadar sıradışı bir uçurtma gören olmamıştır.

Küçüktük. Vızırdağa mümkün olduğunca nazik davranır, zarar vermemeye çalışırdık. Birkaç dakika eğlendikten sonra tekrar ipini çözer, doğaya bırakırdık. Vızırdakların ansızın gelip üstümüze konmasından belki de; onların da bizim bu davranışımızdan rahatsız olmadıklarını düşünürdük. İnsandan korkmazlar, avucumuzun içinde uzunca beklerlerdi.

Neredeyse 25 yıl oldu ayağına ip bağlanmış vızırdak görmeyeli. Bu sıradışı çocuk eğlencesi duyduğum kadarıyla Elbistan’ın kırsal kesimlerinde hala biliniyor, böcekten korkmayan nesil yetişmeye devam ediyor.

 

Facebook Yorumları
Tıkla. Paylaş. Destek Ol.

Yusuf Köleli

Şeyma'nın eşi, Bilal ve Barış'ın babasıyım. Endüstri Mühendisiyim. Küçük şehirleri severim. Tarih ve arkeolojiye meraklıyım. Maraş'ı yürüyerek, bisiklet üstünde, yamaç paraşütüyle ve yüzerek keşfetmeye çalışıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir