Kellesikesik: Nurhak’ta Sıradışı Bir Yer İsminin Öyküsü
Güncelleme: 4 Ocak 2021
Doğayla insanın kenetlendiği adeta bir arada yaşadığı kırsal bölgelerde, coğrafya toplumun ayrılmaz bir parçası gibi değerlendirilmiştir. İnsanlar adımlarının ulaştığı her bir yöreye, üzerlerinde oturdukları her bir taşa, gölgesinde konakladığı her bir çalıya dahi ayrı bir isim vererek kimlik kazandırılmışlardır. Bu isimlendirmeler çoğu zaman coğrafyanın kendi yapısından kaynaklanmakla birlikte bazen de yaşanmışlıklara dayandırılmıştır.
Doğup büyüdüğüm Tatlar Kasabası’nın sırtını yasladığı Nurhak Dağı’nın bütün pınarları, yaylaları, tepeleri, mağaraları ve koyakları da çok özel isimlerle anılır. Tahtalı Yaylası, Cırravi Suçıkanı, Eane Suyu ve Ali Gölü bunlardan birkaçı. En dikkat çekici ve acaba neden böyle bir isim vermişler diye merak uyandırıcı olanı ise Tahtalı Yaylası yolu üzerinde bulunan küçük bir koyak görünümündeki adıyla bütünleşmiş Kellesikesik mevkiidir.
Büyüklerimizin aktarımına göre burada bir eşkiya kellesi kesilmişti. İşi daha da ilginç kılan ise kesilen kellenin, kesenler tarafından götürülürken geriye kalan bedenin ise bu mevkide bırakılmasıydı. O zamandan beri o bölgeye yöre halkımız “Kellesi Kesik” adını vermiş, atalarımızdan bize kadar bu öykü ulaşmıştı. Kimdi bu kellesi kesilen? Kim kesmişti? Ne zaman kesilmişti? Bu soruların cevabı öyküyü nakledenlerin hafızalarında yoktu. Cevap bulunamayan sorular meraklı zihinlerde yeni sorular yeşertiyordu? Acaba anlatılan kelle kesilme hadisesi bir efsane miydi?
Arşivlerde ve kütüphanelerde sürekli araştırmalar yapar, başta Nurhak olmak üzere memleketimle ilgili yeni bilgilere ulaşmaya çalışırım. Nurhakla ilgili pek fazla detay veren belgelere bugüne kadar rastlamadığım için Kellesikesik için de bir ipucu yakalayacağımı sanmıyordum; ancak yakın zamanda hasbelkader Devlet Arşivlerinde 18 Şubat 1816 tarihli bir belgeye denk geldim. Hem de ipucu niteliğinde de değil, doğrudan ismin kökenine ışık tutan bu belgenin özet bilgisinde şunlar yazıyordu.
“Rakka Eyaleti Dahilinde Araban Ovası’nda Fırat Kenarında Bastırılan Mürsel Oğlu Haydar’ın Kayıklarla Karşı Tarafa Geçtiğine Ve Maraş Dahilinde Nurhak Dağı’nda Küpeli Oğlu Abdurrahman’ın Avaneleriyle Tutulup İdam Olunduğuna Ve Kesilen Başlarının Gönderildiğine Dair, Haleb Valisi Celal Paşa Mührüyledir.“
Hızlıca belgeyi indirip, okumaya başladığımda hayretlerim daha da artmıştı. Belge bölgemizde yaşanan bir idam hadisesine ilişkindi. Dahası belge doğrudan dönemin Halep Valisi Mehmet Celal Paşa tarafından Padişaha (II. Mahmut) yazılmıştı ve belgenin üzerinde kırmızı hat ile Padişah’ın derkenarı yani Padişah’ın kendi sözleriyle Vali’ye cevabı da yer alıyordu. Padişah’ın derkenarı ile çok önemli olduğunu anladığımız bu belgenin tarafımca Latin harfleriye yapılan transkripsiyonunu ve günümüz diline sadeleştirilmiş halini aşağıda okuyabilirsiniz.
Kellesikesik Belgesinin Transkripsiyonu
Devletlu, İnayetlu, İbretlu, Rafetlu, Velini’m Vefûr-ı Kerem Efendim Sultanım Hazretleri.
Hakkında ferman-ı kaza cereyanı sudur edip bîm ü hiras-ı canla[can korkusuyla] Rakka Eyaleti dahilide vâki Araban Ovası’nda nehr-i Fırat kenarında ikamet üzere olan Mürseloğlu Haydar nam şekavet-pişenin idam ve izalesi mukteza-yı memuriyet-i acizanemden olmaktan naşi beruce suhulet-i teshir[zapt etme] ve izalesi için her ne kadar hâb-ı hargûşi [tavşan uykusu] verilerek envai letâ’ifu’l-hiyel [harp oyunları, hileleri] icra kılınmış ise de şâki-i [eşkıya] merkum ber-vechle firifte[aldanmak, kandırmak] olmayıp nehr-i Fırattan beriye tehattâ [geçmek, aşmak] ve mufârakat etmediği ve bu surette şebhundan [gece baskını] başka çaresi kalmadığından asâkir-i vafia ile hâlâ Maraş’ta mütesellim bulunan kethüdam kulları tayin kılınmış olduğu akdemce bir kıta ariza-i müstehdânemle südde-i seniyye-i âlilerine arz ve inha kılınmıştı.
Ağa-yı mumaileyh kullarına mukteza-yı memuriyeti üzere işbu mah-ı hâlin[içinde bulunduğumuz ayın] onuncu gecesi Maraş’tan hareket ve ilgârıyla şaki-i merkumun olduğu mahâle vürud ve obaların her taraftan ihata ermiş ise de hain-i merkum geceleri obalarında adam refakat etmeyip tab-ı sabah at üzerinde bulunmak adet-i müstemirresi olmaktan naşi biraderi Ömer ve kendisi 150 kadar avanesiyle müttekizane[uyanık] bulunup askerin vürudu manzur ve malumları oldukta müsaraat ve nehr-i mezkûrede merbut ve müheyya[hazır] olan kayıklarına sevvar[binmiş] ve her ne kadar verâlarından[arkalarından] takip olunmuş ise de nehr-i mezkurdan öte tarafa mürur edip [geçip] ancak esna-yı takiplerinde malumatu’l-eşhas avanelerinden 27 nefer vacibu’l- izalelerinin ru’usları[kafaları] alınmış olduğu ve eyalet-i ahire asker-i ümerası rıza-yı aliye mugâyır olduğundan karşı yakaya asker geçirmeyip arabalarında mevcud olan 64 mehaviş-turab 300 das[orak] ağnam ve 100 das öküzlerin alıp geriye avdet eylediklerini bu defa mümaileyh kethüdam kulları taraf-ı abidaneme tahrir ve ifade etmekle avn ü inayet-bari ve te’sir-i enfas-ı kudsiye-i cenab-ı tacidari ve mukarenet-ayn-i tevcihat-ı velinimetleriyle eyalet-i Haleb ve Maraş şaki-i merkumun levs-i vücud-ı hıyanet olandan bu vechle tathir [temizlemiş] kılınmış olduğu Maraş Eyaleti öteden beri makarr-ı haşerat ve mev’il-i fesada ve bigane [bu tarz eşkıya hareketlerine yabancı] olduğundan o makulelerin tedip ve tenkilleriyle irahe-i fukara raiyyet [fukara ve reayanın rahat ettirilmesi] esbabının istihsali irade-i kat’a-i seniyye muktezasından olup ancak eyalet-i merkumenin ibtida-yı tevcihinden ahali ve sekenesinin celb-i kulûbları lazımesini tahsil zımnında irade-i seniyyenin infazı hususu bir müddetcek te’hire karin olduğu bundan akdem pişe-gâh-ı âlilerine arz ve inha kılınmış ise de her bir emr ü irade-i seniyyenin infazı müterettib-i zimet-i bendeganem olmağın eyalet-i merkumede vaki Karadağ’da tahassunla [kaleye kapanma, istihkama çekilme] müddet-i medideden beri kat’-ı tarik [yol kesme] ve selb-i mal-ı fukara ve inbasıyla ihtisar eden meşahir-i eşkıyadan Kazifabuy Beksi? [Özel İsim] Timur nam şakiyle yine eyalet-i merkumede vaki Nurhak Dağı’nda alem-efraz-ı şur [meşhur] şekavet eden Küpeli oğlu Abdurrahman kırk-elli seneden beri ol havalilerde icra etmedikleri bir halet-i şe’niye [kötü iş] kalmamış olduğundan başka bu esnada yine kendi hallerinde olmayıp cibilliyet-i dûriyelerini icradan hali olmamalarıyla kethüdam kulları asakir-i vafia ile Mürseloğlu nam hainin şebhundan avdetinde zikr olunan Karadağ Araban Ovası civar olmak mülabesesi mezkur Timur nam şekavet-pişeyi tahassunda basıp hiras-ı canla mukabeleye savuşmuşmuş ise de tabadâr olmayıp ber-takribu’l-karib kendi avanelerinden tefrik edip ahz-ı kerfet etmiş ve bade ayağı tozuyla askeri çekip saliful-zikr Nurhak Dağı’nda merkum Küpelioğlu Abdurrahman üzerine hücum etmiş ve kendiyi ve oğlunu beş nefer avanesiyle tutup cezalarını tertip eylediğini bu defa kethüdam kullarının taraf-ı abidaneme olan arizalarında beyan ve tahrir ve ru’us-ı maktualarını tesyir [kesik başlarını gönderme] etmiş omağla hüdalillahi istibari-i enfas-ı kudsiye-i cenab-ı tacidari ve din-i tevcihat-ı mekarim-gayat-ı velinimanaleri mukarenetle bu makule meşahir-i eşkıyanın def-i vücud-ı hıyanet olmalarıyla ol havalilerde bulunan fukara ve berâyânın[masumların] istihsal-i asayişleri bu vechle suret-i suhuletle müyesser olmağla bu defa 37 adet ruus-ı maktuları galtîde[aşağılık] meydan-ı siyaset buyrulmak için takdim kılınmış olmağa arz ve beyanı daratmenam-ı kemteranem tahririne badi olmuştur. İnşaallahu teala abd-ı müstehamların meluf olduğum tevcihat-ı merahim-ayat-ı velinimanaleri şümulleriyle herbar-ı ihya burulmak babında emr ü ferman devletlü inayeletü ibretlü rafetlü velinim vefur-ul-ihsan ve’l-kerem efendim sultanım hazretlerinindir.
19 Rebiyyulevvel 1231 [18 Şubat 1816]. Mehmed Celal.
(Aşağıdaki bölüm belge üstünde kırmızı hat ile yazılan Padişah (II. Mahmud) derkenarıdır.)
Manzûrum olmuştur. Aferin. Maşallah gayret olunmuş, ru’us-ı maktua galatide hak-ı ibret kılınıp tatarların ilbas ü hil’at ve kendiye tahsini havi tahriratıyla şu şaki-i merkumdan ahz olunan hayvanat dahi ol tarafta füruht [satma, satıi] olunup akçesi beytu’l-mala gönderilsin. Halep Valisi Celal Paşa kullarının varid olan kaimesinden irsal eylediği ruus-ı maktualar pişgah-ı bab-ı hümayunlarında galtide hak-ı ibret kılınıp varid olan tatarlarına hilat ü ilbas alınacağı ve zikr olunan şetran ve hayvanat-ı saireyi ol tarafta füruht ile akçesi canib-i mîrîye irsale mübaderet ve bu babda vaki olan gayret ve dikkati tahsin olunarak bundan böyle dahi bakiyyetu’s-suyuf olan güruhu eşkıyanın mukteza-yı memuriyeti üzere def’i gaileleriyle fukara-yı memleket ve aceze-yi raiyyetin pa-zede-i huyul-ı hisar olmaktan vekayetlerine ve her halde mazalle-yi neşayet-i rahat olmalarına kemal ikdam ve dikkat eylemesi zımnında taraf-ı çakeriden cevapnâme yazılacağı mehat-ilm-i âlileri buyruldukta emr ü ferman hazret-i menlehul emrindir.
Metnin Günümüz Türkçesi
Devletli, İnayetli, İbretli, Rafetli, Kerem Sahibi, Efendim Sultanım Hazretleri.
Rakka Eyaletindeki Araban Ovası içinde Fırat Nehri kenarında ikamet eden eşkıyalığa alışmış Mürseloğlu Haydar’ın idamı ve yok edilmesi gereği duyulmuştur. Sağ haliyle zapt etmek için her ne kadar “tavşan uykusunda yatarak” ve birçok harp oyunları, hileleri icra kılınmış ise de adı geçen eşkıyayı aldatmak, kandırmak mümkün olmayıp hakkında ferman çıkarılınca can korkusuyla Fırat’tan beriye geçmediğinden gece baskınından başka çaresi kalmamıştır. Bu sebeple yeterli sayıda askerle hala Maraş’ta yerime vekalet eden kethüdamın görevli kılınmış olduğu daha önce padişahlık makamınıza arz edilmişti.
Adı geçen kethüda ağası kullarına görevi gereği içinde bulunduğumuz ayın onuncu gecesi Maraş’tan hareket ederek eşkıyanın olduğu yere girmiş ve obaları kuşatmıştır. Ancak hainler geceleri obalarında kalmayıp sabahın ilk ışıklarına kadar at üstünde aralıksız yola devam etmişlerdir. Biraderi Ömer, kendisi ve 150 kadar avenesiyle gözü açık olup, askerlerin gelişinden haberdar olunca süratlice Fırat kenarında bağlı ve hazır bulunan kayıklara binmişlerdir. Her ne kadar arkalarından takip olunmuş ise de Fırat’ın öte tarafına geçtikleri esnada eşkıyalıkları bilinen avenelerinden 27 kişi katli-vacip olduğu üzere kelleleri alınmıştır. Eyalet askeri yetkilileri kanunlara aykırı olduğundan karşıya asker geçirmeyip, arabalarında mevcut olan küçükbaş ve öküzlerini alıp geriye dönmüşlerdir.
Maraş Eyaleti öteden beri bu tarz eşkıya hareketlerine yabancı olduğundan, eşkıyalığa soyunanların cezalandırılması ile fukara ve reayanın rahat ettirilmesi ve ahalin kalplerinin kazanılması için çalışıldığı daha önce tarafınıza arz edilmişti. Adı geçen eyalette bulunan Karadağ’da kaleye kapanma, istihkâma çekilme, pek çok zamandan beri yol kesme, fukara malını gasp etme işlerini yapan ünlü eşkıyalardan Kazifabuy Beksi? Timur [Özel İsim] isimli eşkıyası ile yine Maraş eyaletinde bulunan Nurhak Dağı’nda baş kaldıran, haydutluk eden Küpelioğlu Abdurrahman isimli eşkıya kırk-elli seneden beri o yörelerde yapmadıkları bir kötü iş kalmamıştır.
Emrimde ki askerlerim Mürseloğlu isimli haine yapılan gece baskınından dönüşte Karadağ Araban Ovası civarında Timur namıyla eşkıyalık alışkınına sığındığı yerde baskın yapmıştır. Can korkusuyla karşılık vermeye çalışmış ise de sonuç alamamış, kendi aveneleriyle ayrı düşmüş ve tutuklanmıştır. Askerlerim ayağının tozuyla Nurhak Dağı’nda adı geçen Küpelioğlu Abdurrahman üzerine hücum etmiş ve kendisi ile oğlunu beş nefer avenesiyle tutup cezalarını tertip eylediğini ve bu defa askerlerimin tarafıma göndermiş oldukları mektup ve eşkıyaların kesik başlarından anlaşılmıştır.
18 Şubat 1816. Mehmed Celal.
(Aşağıdaki bölüm belge üstünde kırmızı hat ile yazılan Padişah (II. Mahmud) derkenarıdır.)
Dikkati nazarımı çekmiştir Aferin. Maşallah gayret olunmuş, aşağılık kesik başları ibret kılınıp, ru’us-ı maktua galatide hak-ı ibret kılınıp tatarların resmi yazışmalarla eşkıyadan alınan hayvanat dahi satılarak akçesi beytul mala gönderilsin.
Kaynak: BOA, HAT 494/24251
Devlet arşivlerinin tozlu sayfalarından gün ışığına çıkardığım bu yazımı beğendiyseniz, Maraş’ın Kahramanlık unvanını edinmesine ilişkin uzun yolculuğun öyküsü de ilginizi çekecektir.
Emeğinize sağlık. Daha nice yeni araştırmalar ve çalışmalar bekliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun.