EkinözüElbistanTarih

Francis Rawdon Chesney’in Seyahatnamesinde Maraş – 1832-1836

Güncelleme: 28 Mart 2019

Bize Destek Olun

Maraş hakkında bilgi çoğalsın için uzun uğraşlar sonucunda hiçbir beklenti içinde olmadan bu eserleri sizlere sunuyoruz. Beğendiğiniz yazıları paylaşarak, tanıdıklarınıza önererek ve Maraş Avucumda’yı sosyal medyada takip ederek bize destek olabilirsiniz.

Metinde geçen yer ve olaylarla ilgili malumatı olanların yazının altına yorum yazmaları içeriği daha da zenginleştirecektir.

Yazımızın giriş kısmı ya da kısa özeti alınıp, tamamı için bu sayfaya bağlantı verilerek kullanılabilir. Yazının tamamının referans verilse dahi başka sitelerde kullanılması hem bizim yeni eserler ortaya koyma şevkimizi kıracak hem de fikri haklarımızı ihlal edecektir.

Her zaman olduğu gibi seyyahların yazdıklarını savunmak ya da eleştirmek için yapmıyorum çevirileri. Maraş’ın doğal ve kültürel hazinelerine ilişkin detaylı tasvirler içeren bu kitaplardaki bilgileri kitaba erişemeyen, yabancı dilde okuyamayan meraklılara ve araştırmacılara sunmak öncelikli amacım. Bir diğer amacım da haklarında çok az bilgi bulunan  birkaç yüzyıl önce bilinmeyen sebeplerle ortadan kaybolan bazı tarihi eserlerin akıbetlerine ilişkin ipuçları bulmak.

Osmanlı’nın son dönemlerinde çoğu zaman ferman ve izinlerle ellerini kollarını sallayarak gezen seyyahların hakkımızda o dönemler iyi yada kötü ne yazdıklarının bilinmesi de faydalı olacaktır. Unutmayalım ki biz bu kitapları okumasak bile dünyanın birçok kütüphanesinde bu kitaplar okunuyor. Hatta telif hakkı ortadan kalkan birçok eser internet ortamında serbest şekilde paylaşılıyor.

Her zaman olduğu gibi kendi görüşlerimi dipnotlarda ya da parantez içerisinde eğik harflerle belirttim. Elimden geldiğince anlamda kaymaya sebep olmadan düz bir çeviri yapmaya çalıştım. Daha geniş konu başlıklarıyla yazılan eserin, kolay okunması için başlık sayısını artırdım. Fotoğrafların tamamı da kitaptan alınmadır.


Francis Rawdon Chesney

16 Mart 1789’da İrlanda’da doğdu. 1805’de Kraliyet Topçu Birliğine girdi. Orduda generalliğe kadar yükselmiş olsa da Chesney İmparatorluğun sömürge yollarını kısaltacak çılgın ama zamansız projeleriyle hafızalara kazınmıştır.

1829’da İstanbul’a görevlendirildiği dönemde Mısır ve Suriye’de detaylı incelemeler yapmıştır. 1830’da Süveyş Kanalı hakkında bir fizibilite raporu hazırlamıştır. İngilizlerin pek önemsemediği bu rapordan tam 29 yıl sonra Süveyş Kanalı Fransızların öncülüğünde inşa edilmeye başlanacaktır. On yıllık çalışmaların ardından 1869’da açılan Süveyş Kanalı’nın mimarı, inşa ve işletme döneminde uzun süre yöneticiliğini yürüten Fransız Diplomat Lesseps, Chesney’i Süveyş’in Babası olarak nitelendirmiştir.

Fırat Keşif Gezisi

İngiltere’nin Hindistan’a Ümit Burnu yerine daha kısa bir rotadan ulaşması fikriyle sürekli meşgul olan Chesney, Süveyş Kanalı raporundan sonra 1831’de parlamentoya yeni bir öneri sunmuştur. Akdeniz’den bu sefer Kızıldeniz yerine Basra Körfezine inmeyi hedeflemektedir. Doğu Akdeniz’den (İskenderun dolayları) Fırat’a (Birecik) demiryolu bağlantısı ve oradan Fırat Vadisi üzerinden buharlı vapurlarla Basra Körfezi’ne inilebileceğini düşünen Chesney, bu önerisini 1834’de basit bir sal ile Birecik’ten Basra Körfezi’ne inerek küçük ölçekte ispatlamıştır. 1835’de parlamentoyu ikna etmiş ve o dönemler için çok büyük sayılabilecek £20,000 tutarında ödeneği alarak bir grup bilim adamı ve asker ile Fırat Vadisi’nin buharlı gemilerle geçilip geçilemeyeceğini araştırmaya başlamıştır.

İngiltere’den bu keşif için Fırat ve Dicle isimleri verilen iki buharlı vapur demonte halde Birecik’e gönderilmiş ve yerinde inşa edilmiştir.

Tekneler 21 Mayıs 1836’da Fırat üzerinde kasırgaya yakalanırlar. Nispeten daha küçük olan Dicle bu kasırgada batmış ve mürettebattan 22 kişi kaybolmuştur. Bu trajediye rağmen Fırat yoluna devam edip 1836 yazında Basra Körfezi’ne ulaşmıştır.

William Limanı ve Birecik

Chesney motorlu gemilerin ağır yükleriyle Fırat Vadisinde yüzebileceğini göstermişti. Kişisel fikir, bilimin önüne geçemeyecekti. Ekibin hazırladığı raporda, Ümit Burnu rotasını yaklaşık olarak 7000 km kısaltsa da kurak mevsimlerde suları önemli ölçüde düşen Fırat’ın yük taşımacılığına uygun olmadığı dolayısıyla ticari anlamda fayda sağlamayacağı belirtilmiştir.

Gerek Fırat ve Dicle’nin yakıt (yüksek kalorili odun ve kömür) ve yedek parça tedarik yerlerinin gerekse bölgenin antik ve jeolojik özelliklerinin tespit edilmesi için keşif ekibi gruplar halinde planlanan rotanın dışında da Anadolu ve Mezopotamya’da uzun süreli seyahatlere çıkmışlardır.

Katılımcıların birçoğu Fırat Keşif Gezisi sırasında yazdıkları mektupları ve tuttukları seyahat notlarını sonradan yayınlamışlardır. Bu yazı keşif ekibi komutanı  Chesney’in Kraliçe Viktorya’nın talebi üzerine keşiften 30 yıl sonra 1868’de yayınladığı Fırat Keşif Gezisi’nin Öyküsü (Narrative of the Euphrates Expedition) kitabının iki farklı bölümünde yer alan Maraş notlarını içermektedir. Kitapta Fırat ve Dicle buharlılarına ilişkin teknik çizimler ve Fırat Vadisi boyunca manzalara ait resimler yer almaktadır. Maraş’a ait hiçbir çizim bulunmamaktadır. Yazıda yer alan görseller de aynı kitaptan alınmıştır.


VII. Bölüm: Trabzon’dan Erzurum’a ve Oradan Küçük Asyayı Geçerek Akdeniz Sahillerine (Şubat 1832)

El-Bostan

Gürün‘den sonra devam etmeye niyeti olmayan katırcıyı zorla ikna ederek koyulduğumuz yolda Gürün Suyu‘na indik. Ardından güneydoğu istikametinde bazalt bir yoldan geçerek El Bostan (Elbistan) Ovası’na ulaştık. Kuzeydoğu-Güneybatı istikametinde 15-18 mil (24-29 km), kuzeybatı-güneydoğu istikametinde 10-13 mil (16-21 km) boyunca uzayan, bazıları hatırı sayılır büyüklüğe sahip birçok köyü besleyen verimli bir bölge burası. Ovanın diğer ucunda yarısı ovada diğer yarısı sırtını dayadığı dağların eteklerinde yer alan El-Bostan şehri bulunmaktadır. Balıklarının bolluğu ile meşhur olan Jahet Su (Ceyhan Suyu) şehri sulamaktadır. Elbistan’da kubbesi bakırla kaplı bir büyük ve tamamı ahşap minareli dört küçük cami bulunuyor. Evler topraktan, düz damlı, önleri açık ve zarif mimariyle inşa edilmiş. Bazılarının üzerinde kufi karakterlerin yer aldığı çok az antik eser bulduk burada. Denizden çok uzakta bulunan bu ovada gördüğümüz martılar bizi ziyadesiyle şaşırttı.

Ketizmen ve Cela

Bir sonraki gün Torosların bu kısmının zirvesine yakın bir konumda yer alan Casterman (Kestirme diye telaffuz edilebilir. Bugünkü Ketizmen olduğunu düşünüyorum.) köyü ve geçidine ulaştık. Buradan güneybatı yönünde taşlı bir vadiden alçalarak gün sonunda dinlenmeyi düşündüğümüz Jellage ( Cela/Ekinözü) köyüne ulaştık. Misafirlerin  pek sevilmediğini öğrendiğimiz bu köyde kapımızı sıkıca kapatarak önlem almaya çalıştık. Bu küçük Kürt mezrası sakinlerinin göstermiş olduğu düşmanca hislere rağmen sabahleyin güvenli bir şekilde yolumuza devam edebildik. Bodur meşe ve sedir ağaçlarıyla kaplı vahşi manzaralar arasında 1800 feet (550 m) yükselerek Torosların bu bölümünün zirvesine ulaştık. Önümüzdeki birkaç derin vadiyi aştıktan sonra yaklaşık 8000 feet (2440 m) yüksekliğe sahip Zeytun dağlarının eteklerine vardık. Yoğun ağaçların yer aldığı güzel manzaraya sahip dağdan bir yaban domuzunun peşi sıra zikzaklar çizerek inip öğleden sonraya Ali Şer(Alişar) köyüne kavuştuk.

Ali Şer’in Efendisi Hacı İsmail Ağa

Burada konukseverliğinden şüphe duymamıza rağmen vadinin efendisinin  kaleyi andıran konutuna kabul edildik. Vardığımızda ferah verandasında yaslanıyordu. Müslümanların oruç ayı idi. Hacı İsmail Ağa akşam vakti iştahını iki ya da üç kez tatmin ederek ertesi günkü oruca hazırlanıyordu. Ağa’yı böyle görünce kısıtlı erzağımızın yolda açılan iştahımızla bize sorun çıkaracağını düşündük. Ertesi gün Bey’in güvenliğimizi sağlamaları için görevlendirdiği adamlarla yola koyulduk. Bu bölgede heybetli akan Ceyhan’ın yatağını takip ederek sedir, çam ve meşe ağaçlarının arasında bir önceki günün aksine sürekli alçalarak ilerledik. Girdiğimiz kayalık ve dar bir geçitte yüklü katır ve eşeklerin bulunduğu bir kervanla karşılaştık.

Maraş

Dik bir vadiyi aştıktan sonra Yüce Ahır Dağı‘nın ovaya doğru uzanan üç sırtı üzerine kurulmuş Maraş şehrine ulaştık. Merkezdeki sırtta kale bulunuyor. Şehir ise diğer iki sırt üstüne ve birbirine köprülerle bağlı aradaki vadilere yayılmış durumda. Şehirde yirmi beş cami ve 3.500 toprak ev var. Evler 36 mil (50 km) uzunluğa 10 mil (16 km) genişliğe sahip zengin ovaya bakıyor. Tütün ve tahıl tarımının yapıldığı ova aynı zamanda önemli bir kereste kaynağıdır. Çevrede zengin demir madenleri, biraz grafit (kurşun kalem madeni) ve bir yerli çelik ocağı bulunuyordu.

Maraş’tan sonra siyah Kürt çadırları ile kaplı görülmeye değer kırlardan Antep’e doğru hareket ettik.

XII. Bölüm: Maraş Yakınındaki Dağlarda Kömür ve Çelik Arayışı (Ocak 1836)

İki eşsiz şelale, 500 feet (150 m) altımızda iki kolu birleşen Ceyhan ve üzerinde asılı durur gibi görünen köy ile manzara gayet davetkardı. Gittikçe kötüleşen zeminde hayvanların sırtındaki yükleri indirip kendimiz taşımak zorunda kaldık. Gün akşam olurken Anabat Suyu‘nu geçip şiddetli yağmurda sığınacak yer aradık. Bir keçi çobanının içi bir sürü velet kaynayan çadırına sığındık. Çoban bize yer açmak için geceyi dışarda sigara içerek geçirmek zorunda kaldı. Ertesi sabah nezaketi ve hediye ettiği süte karşılık kendisini ödüllendirerek oradan ayrıldık.

Yüzbaşı Chesney’in salı Fırat’tan Hadisa’ya doğru iniyor. 1830

Bizi ağırlayanların hiçbiri kılavuzluk yapmayı kabul etmiyordu. Bu nedenle önümüzde tüm heybetiyle duran Dürdün Dağı‘nın (Düldül Dağı) ihtişamını izleyerek Anabat Kalesi ve köyüne (Kısıklı Köyü) kadar ilerledik. Oradan hareket ederek önce Döngele sonrasında da derin karlar içerisinde zorlukla alçalarak Fenk köyüne (Yolyanı) vardık. Fenk köyünde ateş yakarak kıyafetlerimizi kurutmanın keyfini sürdük. Ormanlarla kaplı dağlarda devam eden yolumuz bir müddet sonra hayli derin bir vadi kenarında tehlikeli bir hal almıştı. Aniden yüklerimizi taşıyan atın ayağı tökezleyip uçuruma doğru yuvarlandı. Ayaklarıyla bir ağaçta asılı kalan hayvanın yanına ulaşıp yüklerini indirdik ve bağladığımız halatlarla kendisini yukarı çekmeyi başardık. Hiç beklemiyorduk ama en küçük bir yarası olmayan hayvan hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyordu.

Daha kolay bir yol bulmak için tekrar Döngele’ye döndük. Ertesi gün yolumuza devam ettik. Dik ve tehlikeli bir inişten sonra Körsulu‘yu Ceyhan ile birleştiği kısmının biraz üstünden yürüyerek geçtik. Biraz Ceyhan’ı biraz da dağ yollarını takip ederek daha önce ziyaret etmiş olduğum Maraş‘a ulaştık.

Maraş’ta kıymetli haberler bizi bekliyordu. Haberlere göre Dicle Buharlısı’nın inşası çok hızlı ilerliyordu. Mehmet Ali’den (Kavalalı Mehmet Ali Paşa) gelen talimatlar doğrultusunda Sultan (II. Mahmut) ve Paşa’nın (Kavalalı Mehmet Ali Paşa) reddettiği ihtiyacımız olan son birkaç malzemenin bölgede bulundurulmasına izin verilmediğini de öğrendik.

Maraş Fırat Keşfi için çok önemli bir nokta. Yakıt ihtiyacımız olan odunlar şehrin etrafındaki zengin ormanlardan tedarik ediliyor. Demir, grafit ve ham çelik de bu bölgede bulunuyor. Kömür konusundaki beklentimiz hüsrana uğradı ve yakın zamanda bölgedeki kömür arayışımızı sonlandırdık. Teğmen Murphy ve Bay Ainsworth¹ buradan Samsat’a doğru yola koyulurken ben de tek başıma William Limanı’na²  geciktirmiş olduğumuz Fırat Keşfi’ni başlatmak için yürümeye başladım.


Dipnotlar

¹ William Ainsworth, Fırat Keşif Gezisi’nde cerrah ve Jeolog olarak görev almıştır. 1888’de bu geziye ilişkin anılarını Fırat Keşfi’nin Kişisel Öyküsü kitabında yayınlamıştır. En Kısa sürede bu kitabın Maraş bölümlerini de çevireceğim. Teğmen Murphy ise ekipte astronom ve dahi bir matematikçi olarak yer almaktadır. Akdeniz ile Fırat’ı birleştirecek demiryolu güzergahını belirlemektedir.

² Birecik’te Fırat Keşfi için Chesney ve ekibi tarafından inşa edilen ve dönemin İngiltere Kralı IV. William’ın adı verilen liman.

Facebook Yorumları
Tıkla. Paylaş. Destek Ol.

Yusuf Köleli

Şeyma'nın eşi, Bilal ve Barış'ın babasıyım. Endüstri Mühendisiyim. Küçük şehirleri severim. Tarih ve arkeolojiye meraklıyım. Maraş'ı yürüyerek, bisiklet üstünde, yamaç paraşütüyle ve yüzerek keşfetmeye çalışıyorum.

One thought on “Francis Rawdon Chesney’in Seyahatnamesinde Maraş – 1832-1836

  • tugrul

    Hocam sen bu içerikleri kitap olarak bastırsan yeridir.

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir